21.10.2009

Konuşmak, insana özgü bir olgu!


Son beş altı aydır yazmaya daha fazla zaman ayırıp, yazdıklarımla kabul görmenin arayışları içinde geçti zamanımın çoğu. Bunun için de yarışma duyurularını takip edip, istenilen adreslere dosya gönderiyordum. Birkaç ay önce Şhalom Gazetesinin düzenlediği öykü yarışmasına gönderdiğim dosyanın ardından, aldığım davetle sevindim. Kızımı ve kardeşimi görmüş olurum en azından diyerek, final programına katılmak için İstanbul’a gitmiştim. Tuluyhan Uğurlu’nun ‘’Üreten Kadın’’ temalı piyano resitali eşliğinde; tarihe damgasını vuran kadınların slayt gösterisi sunulmuştu. Program ve müzik harikaydı. Ama ben o gece kazananların arasında yer alamamıştım...
Bu yarışmalara katılma şevkimi kırmamıştı, ben duyduğum yarışmalara öykü yazmaya çalışarak, katılmış olmayı bile kazanç sayarak. En azından daha sonra tekrar elden geçirerek, üzerinde düzeltmeler yapabileceğim öykü dosyalarım olur elimde diyerek, yazma gayretime devam ediyordum çünkü yazmaya çalışırken zaman mefhumunun bir anlamı kalmıyordu benim için saatlerce konuyu nasıl geliştirebilirimin üzerinde yoğunlaşırken, yaptığım işten dolayı mutlu oluyordum!
Yukarıda sizinle paylaştığım yarışmaya da dosya göndermiştim. Bu gün aldığım mailde, kitaplaştırılacak olan öykülerin belirlendiği ve seçilen öykülerin isimleri vardı. Benim öykümün adını da bu liste içinde görebilecek miyim? Heyecanıyla mali okurken ‘’Ne Olacak Şimdi?’’ başlığını görünce, bir sevinç çığlığı attığımda, o anda televizyon izleyen, olaydan haberi olmayan eşimi, telaşlandırmış oldum:
- Ne oldu ya? Ne var?
Dediğinde, anlattıklarımla kendimi haklı çıkaramadım, gerçi ama! Duygular davranışlara yön verince; rota bazen şaşıyor işte! Yarışmalarda sayfa sınırı getiriliyor. Bu yarışmada üç sayfalık öyküler istenmişti. Haftaya sizinle Ne Olacak Şimdi? İsimli öykümü paylaşmak istiyorum. Saygılarımla Hoşça Kalın…

Hiç yorum yok: