4.10.2009

YENİ ASIR GAZETESİNDE YAYINLANAN BİR YAZIM

06.11.2001
Bir yumurta ve üç çocuk?
Bir "Şahane Pazar" programından bir sahne...Alınlarına bordo bantlar geçirip, masada karşılıklı oturan iki genç, yumurtaları birbirlerinin alnına vurarak kırıyor ve katı yumurtayı arıyorlardı.Bu bir yarışmaydı.Bu programı izleyen emekli öğretmen Kadriye Coşar, birbiri ardına kırılan yumurtaları gördükçe, geçmişin derinliklerine gitti ve bir anısını gönderdi.Kadriye Coşar anlatıyor.
* * * "Bir matematik dersinin sonuna gelmiştik. Zil çalmak üzereydi. Öğrencilerime, birer parça kağıt dağıtıp, öğle ne yediklerini yazmalarını istedim. Bu uygulamaya on gün devam ettik. On gün içinde bir öğün et yiyenlerin bir elin parmak sayısını bulamamıştı.Sınıfımın en çelimsiz, en zor öğrenen kızımın yazdıklarına inanmak istemedim. Bire bir konuştum:"Çok güzel yazmışsın. Fakat bu yumurta sayısı yanlış galiba?" dedim. " Hayır öğretmenim. Bir yumurtaydı" dedi."Yani sen, yağa bir yumurta kırdın. İkiz kardeşinle birlikte yerken, o gün annenle birlikte pazara giden kardeşin geldi. O da oturdu, aynı yumurtayı birlikte yediniz. Bir yumurta ve üç çocuk! Bunda bir yanlışlık olsa gerek." dedim."Öğretmenim, tavaya yağı koyuyorsun, salçayı kızdırıyorsun. O kabarıyor, kabarıyor, çok oluyor." dedi."Tamam yavrum, gidebilirsin!" dediğimde, boğazımda bir şeylerin düğümlenipgöz pınarlarımın doluşunu, kızımın kanallar arasında zapping yaparken bir süre takılıp kaldığı Şahane Pazar programını izlerken, on yıl sonra tekrar anımsadım.Yumurtaları kıran veya kırdırtan, barda bordo bantlı yarışmacılarla, Süheyl ve Behzat Uygur kardeşlere sormak istiyorum:"Siz hiç üç çocuğun bir yumurta ile karın doyurduğuna şahit oldunuz mu?"

Hiç yorum yok: