7.03.2010

Yaşar Kemal Sergisi Stockholm'de



Olsa olsa, on yaşındayım. Eve, kocaman bir koli geldi, Ankara’dan. Üzerimde adım yazıyor. Daha önce adımı, o kadar büyük harflerle yazılmış olarak, bir kutunun üzerinde görmemişim. Ne oluyor anlamaya çalışıyoruz bütün aile. Kimliğimi soruyorlar, babam, benim adıma bir yerlere imza atıyor. “Kim göndermiş bunu?” deniyor. “Bakanlıktanmış” cevabı alınıyor. Kapının önünde, küçük bir afallama yaşanıyor. Sürükleye sürükleye, koliyi salona taşıyoruz. Bir bıçakla, bantları yırtılıyor kolinin. Üst kapak açılıyor. Derin bir nefes alıp onu küçük küçük geri verdiğimi biliyorum. Önümde, bir koli dolusu kitap duruyor. “Bana mı göndermişler bunları? Benim mi hepsi?” diyorum, “Benim kitaplarım mı bunlar?”

Kolinin içinden bir zarf çıkıyor. Dönemin Milli Eğitim Bakanı Avni Akyol, Tire Kurtuluş İlkokulu öğrencisi Evrim Coşar’ı şu, şu, şu nedenlerden taktir etmiş. Tebrik, Türk ve Dünya Klasikleriyle yapılıyor. Aslında bizim ev kitap dolu. Ama o kitaplar annemle babamın. Ama kolinin içindeki her bir kitap, benim! Hepsi yepyeni, çok güzel kokuyorlar. Hatırlıyorum, Ankara’dan gelen o koli, bütün gece salonun ortasında kaldı. Ben, saatlerce kitapları, önünü arkasını çevire çevire inceledim. Babam, oturduğu koltuktan, ara sıra “Bak, o elindeki kitabı okudum ben” diyip heyecanıma ortak oldu. Sonunda dayanamadı ya da acıdı bana “Ben sana söyleyeyim, Türk edebiyatı bileceğim diyorsan bununla başla” dedi. Kolinin içinden değil, kendi kitaplığından elime bir kitap verdi. Yaşar Kemal – İnce Memed I

Üst komşumuz, marangoz Nihat Amca’ya, o hafta sonu ilk kütüphanem sipariş edildi. Kitaplar, benim adıma gönderilmiş olsa da kitaplığı kardeşimle ortak kullanacağım beyan edildi. Nihat Amca, çocuk boyumuzu aşmayan çok güzel bir kitaplık yaptı bize. İnce Memed bitmeden, kitaplık eve geldi. Sonrasında başlayan yatılı okul yıllarım, ilk beyanatı doğrulamakla kalmayıp aştı, kitaplık benden çok kardeşimindi.

Derin bir nefes alıp onu küçük küçük, geri verdim. Yaşar Kemal, Stockholm’de, karşımızda duruyor. İsveç’te, bu yıl, 11’incisi düzenlenen Tempo Belgesel Festivali kapsamında, Güneş Karabuda’nın objektifinden fotoğraflarla ‘Yaşar Kemal Sergisi’ açıldı. Güneş Karabuda’nın 1956’dan başlayarak, yazarın gençlik yıllarından bu yana çektiği fotoğrafları ve bir de belgesel film çalışması, başkentteki sanatseverlerin beğenisine sunuldu. Serginin açılışına, Yaşar Kemal, Stockholm’e gelerek katkı koydu. Stockholm Büyükelçisi Zergün Korutürk, Yaşar Kemal ve Güneş Karabuda adına, sergi açılışında bir kokteyl düzenledi. 18 kitabı İsveççeye çevrilmiş, 87 yaşındaki Yaşar Kemal, 1980’lerde bir dönem yaşadığı Stockholm’de, Tjärhavgatan 44 numarada, adına düzenlenen bir sergiyle ağırlandı.

Kimseyi kırmadı, isteyen herkesle hatıra fotoğrafı çektirdi. Hacı Tekbilek’in Adana bölgesine özgü üflemeli bir sazla çaldığı performansa çok mutlu oldu. Herkesi “Hoş geldiniz, iyi ki geldiniz, teşekkür ederim” diye selamladı. O gece, Yaşar Kemal’i görüntülemek için yüzlerce kez deklanşöre basıldı. Acaba hangi kare, Yaşar Kemal’i, Güneş Karabuda’nınkiler kadar böyle çocuk güzelliğinde yakaladı?
                                                                                                                             Evrim Coşar Bilgin

Kızım'a ait Pazar Günleri Bir Gün gazetesinde Kuzey Mektupları köşesinde yayınlanan yazılarını da bundan böyle sitemden düzenli olarak, sizlerle de paylaşmak istiyorum.
Bu günkü yazısında koliyle Ankara'dan yola çıkıp, ilçedeki evimize gelen kitapların kısa bir yola çıkma öyküsünü de paylaşmak istiyorum sizlerle.
İlginizden dolayı tekrar teşekkür eder, saygılarımı sunarım, sevgiyle kalın efendim....

Hiç yorum yok: