13.10.2009

DEMEK Kİ OLABİLİYORMUŞ!


Her birimizin beklentileri, özlemleri vardır. Olması gereken, yaşamda görmekten hoşnut olacağımız davranış biçimlerini görebilmek, bunlardan sadece bir tanesi. Ben, yaşamın her anında, her alanında ‘’eşitlik ilkesinin’’ uygulandığını görebilmeyi, beklenti listemin başına bırakabilirim! Kimseye maddi durumundan, kariyerinden veya cinsiyetinden dolayı, bir ayrıcalık ve öncelik tanınmamasını görebilmeyi çok isterim! Yakın geçmişte Dikili’deydik. İki gece öğretmen evinde kaldık. Öğretmen evinin terasında demlediğimiz çayı içerken görevli Bircan Bey, elinde bir takvim yaprağıyla geldi ve bunu bana verdi:
- Yaaa Hoca Hanım! Diyerek…
Okudum ve:
- Maalesef! Diyebildim sadece. Takvim yaprağında Atatürk’e ait bir anısı vardı. Sizinle de paylaşayım.
BU MİLLETVEKİLLİĞİ AYRICALIĞINI HİÇ BEĞENMEDİM
Atatürk bir gün Florya’dan Dolmabahçe’ye dönerken; Yeşilköy İstasyonun önünde birdenbire otomobili durduruyor ve başyavere:
- Tren var mı? Diye sorunuz! Emrini veriyor.
O sırada hareket etmek üzere olan trene yanındakilerle birlikte biniyor. Ani bir karar olduğu için bu trene biniş, kimsenin dikkatini çekmemiş. Bundan habersiz olan kondüktör de bir müddet sonra, Ata’nın bulunduğu kompartımana girdiğinde; kafileyi görünce görevini yapmadan geri çekilmeye kalkınca. Ata seslenir:
- Vazifeni yap! (yanındakileri göstererek) Bu beylere niçin bilet sormuyorsun? der…
Yanındakiler cevap verir:
- Paşam biz mebusuz! Tren bileti almayız. Parasız seyahat ederiz, demişler…
Ata hayretle:
- Bu imtiyazı hiç beğenmedim! Demiş….
İmtiyazlar, keşke bu boyutlarda kalsaydı! Her birimiz imtiyaz sahiplerine uygulanan ayrıcalığı, önceliği gördükçe, kahroluruz ya! Bu kısacık üç gün içinde dün yolum Dikili Belediyesine de düştü. Başkanlık Sekreterinin odasına gittiğimde, oda kalabalıktı. Sekretere:
- Günaydın, iyi çalışmalar. Eğer başkanınız buradaysa ve de müsaitse, 2 en fazla bir 5 dakikalık görüşme rica edecektim, dedim. Sekreter:
- Buyurun bekleyin, başkanımız burada dedi.
Sırası gelenler başkanlık odasına girdikçe, hepimiz sıramızı beklerken. Bekleyenlerden birisinin her seferinde, morali bozuluyor, sekreteri uyarma diyemeyeceğim. Paylaması dikkatimi çekti.
- Olmuyor ama hanfendi! Çok beklettiniz beni. Ben başkanın eski sekreteriyim, dedi. Sekreter:
- Biliyorum efendim, söylemiştiniz! Sıranız gelince girip başkanımızla siz de görüşeceksiniz derken; gayet sakin ve kibar bir davranış sergiliyordu.
Kimin sekreterliğini yaptığı için kendisine bu ayrıcalığın yapılmasını talep ediyor ki! Diye merak ettim ve öğrendim. ‘’ Eşitlik İlkesinin’’ yılmaz savunucusu olması gerekirken; bu imtiyaz ve ayrıcalık beklentisini nasıl bağdaştırabildiğini?’’ sormak için tam da:
- Beyefendi, demiştim ki!
Sıra kendisine gelmişti ve başkanın odasına girmişti. Bu düşüncemi sekreterle paylaşıp:
- Sizin işinizin de en zor yanı bu olsa gerek dedim. Sekreter gülümseyerek:
- Ben alıştım, başkanımın emri var! Gelen kim olursa olsun; görüşmelerimizi geliş sırasına göre yapacaksın diyor! Ben de; benden istenileni yaparken, karşımdakinin söylediklerinden, hiç rahatsız olmuyorum, dedi.
İstenildiğinde, ilkelerin uygulanması olabiliyormuş demek ki! Bunun her yere yayıldığını ve her türlü hizmet alabilme alanlarımızda uygulandığını bir düşünsenize…

Hiç yorum yok: