15.01.2010

Egede Sonsöz Soracak Sarıgül Yanıtlayacak

Dönem arkadaşlarıma ulaşma, yıllar sonra takrar birbirimizden haberimiz olsun istedim. Günümüzde bunun en kolay yolu facebook mu oluyor? Evet, denedim ve kısa bir sürede bulduk birbirimizi. Sevdim ayrı kentlerde de olsa çocukluk döneminde başlayan, gençliğe geçiş dönemlerinde biten bir arkadaşlık dönemimiz de olsa; yıllar sonra onlara ulaşma ve haberdar olma halini...
Öğretmen okulları o dönemde ilkokuldan sonra başlayan ve yedi yıl süren bir eğitim sürecini kapsıyordu.Özellikle biz kırsal kesimin çocukları için bulunmaz bir nimetti bu yatılı devlet okulları. Bunun nimet olduğunu farkedenler zaten bir süre sonra Köyensitütülerinin ardından, bu okullarında kapatılması kararını verdi ve uyguladı. Köy Enstitülerinin ruhuna fatiha okuyanlar, bir kez de bu geleceğin aydınlık beyinlerini yetiştiren Öğretmen Okulları içn de ikinci kez bu Fatihayı okuyuverdiler ve ben son dönem mezunlarındandım, bizden sonra o okullardan mezun olanlar, artık öğretmen olarak atanamayacaklardı!Dua hayırlı bir iştir aslında ama bu Fatihalar köy çocuklarının, okuma hakkını ellerinden almak içn olunca; daha çok şerh oluyor tabii ki! Sonucuna okuyanlar katlanacak; ben bilemem....
Lafı niye bu kadar uzattım şimdi oysa şu anda mausa alınmış bir yazıyı iki tıkla buraya kaytetmek için açmıştım blogumu ama ben şu klavyenin başına geçince ağzımdan dökülenlere parmaklarım yetişemye zorlanıyor.
Demem o ki başlıktan da anlaşılacağı üzere faacebooktaki bu habere yorum yazmıştım akşam üstü, mektubu geçti gene. Buna yorum denmez ya! Aynısını siteme de alıp, sizlerle de paylaşma isteğimden başka bir şey değil işte bu da.
Bu yoruma geri dönen olur mu bilemem ama facebooktan birçok arkadaş şu günlerde benim Aziz Nesin'e yazdığım mektupları çok sevdiklerini benimle paylaşıyorlar. Ne yalan söyliyeyim bundan çok hoşnudum....
Fatiha olayını yazarken Kinyas Kartal'ın unutamadığım bir sözü geldi aklıma onu da yazayım bari. Sayın Kartal der ki:
- Eeee benim 258 tane köyüm vardı. Orada benim sözüm geçerdi. Sonra bu köylü çocuklar okumaya başladı, köye gelen öğretmen, köylüyle çok içiçe bir yaşam içndeydi. Baktık ki bu köylü zamanla beni değil, öğretmeni dinleyecek.
Tabii Sayın kartal memleketin tek ağası değil. Aşiret reisleri adına hiç iyi sonuçlar doğurmayacak olan bu okullara bir kulp takmaları gerekiyordu. Onlar da öyle yaptılar! Der ki Sayın Kinyas Kartal:
- Bu durum kabul edilir gibi değildi. Biz de bu Köy Enstitüleri komunist yuvaları haline geldi, dedik ve gereği yapıldı.
Gereği de bu okulları kapatmak olduğunu söylemeye gerek var mı? Ama bu paylaştığım söz uzun yıllar mecliste kalmış, Meclis başkanlığı yapmış KİNYAS KARTAL'A aittir! yıllar sonra bunu itiraf etmiştir kendileri...
Demek ki biz milleti için milletin vekili olma yolunda ter döken siyasiler daha hiç görmedik. Yoksa durumumuz bugünden daha iyi olurdu.
Faacebookta bugün yazdığım yorum şöyleydi:
Kadriye Baydar- Coşar Böl parçala yönet! Yıllardan beri bitmeyen bir oyun; her seferinde bu oyunun başrol oyuncuları çok rahat bulunmakta. Önümüzdeki ilk seçimde halk takım tutar gibi parti tutmayacak, tabanda güçler birleştirilip, yaşadığımız süreçe çözümleri kolaylaştırma ve hızlandırma adına bu halk bunu bu dönem başaracak!
Bence Sarıgülün misyonu iktidara oynamak değil, sol oyları bölmektir. Başarılı bir belediye başkanıdır ama yakın gelecekteki beklentileri arasında koalisyon ortağı olmak bile varsa, hüsrana uğrayacaktır.
Siyasetçileri anlamak çok zor, bir zaman sonra varlık sebebi olan merciilerle ters düşüp, güç bölen taraflar olarak zarar bile verebiliyorlar.
Birçok ülkede yönetenle asgari ücretle çalışan arasındaki gellir makası belli yüzdelerle sınırlandırılmıştır. Bizde de uygulansın, iddia ediyorum mehmetleri bu alanda mum yakarak arama noktasına geliriz.
Alanında başarıyı yakalamışların, başarısızlıkları hazmetmesi zor olur sanırım. Başarılı belediye başkanlığından sonra barajı aşamayacak oranda alacağı oylarla üzülecek, faturasını da vatandaş olarak gene biz ödeyeceğiz ama...... Devamını Gör... Devamını Gör
APO nun paketlenip, ülkemize postalandığında, ABD Ecevit'i özellikle hasta ve yaşlı olduğu için Başbakan yapmayı planlamıştı.
Şimdi de planları vardır ABD'nin oyunlarını bu halk, okumaya başladı, bu yüzden bu oyun tutmayacak diyorum. İnsanın içinde uhde kalınca da zor oluyor ama. Özellikle bu duyguyu iyi bilirim. Öğretmen okulu mezunu olarak 17sinde göreve başladım, oysa sınav kazanamama gibi bir endişem olamazdı, azimli ve çalışkan bir öğrenciydim. Hiç unutmuyorum 1974 te 120 kuruşluk masraftan dolayı dneyemedim bile.Bu aşamayı aşsam bunun bir de bu şartlarda eğitimi devam ettirebilme süreci olcaktı. O zamanlarda RAHMETLİ TÜRKAN SAYLAN' lar gibi KARDELEN ANALARI yoktu!
Ama iki çocuk anasıyken, bu içinde uhde kalma duygusunun dürtüsü olsa gerek, kızımın ilkokula başladığı yılda ben de AÖF İş İdaresi Bölümüne kaydımı yaptırdım lisans eğitimimi aldım.
Sayın Sarıgül'ün de bir uhdesi gibi geliyor bu arayışları bana benimkisi tamamen bireysel bir husus ama öğrencilerime olumlu yansımaları olmadı diyemem!
Sayın Sarıgül'ün bu çıkışı toplumu çok yakından ilgilendiren bir durum, faturasını halk ödeyecek ne yazık ki!
Bunlara gelesiye kadar siyasetin özünde yapılmasını dört gözle beklediğimiz değişimler var da kiminle değiştirilecek o siyasi partiler ve seçim yasaları?
Bunca değerlerin içinde yokluk, yoksunluk çeken bu halka yazık oluyor yazık!
Biz şikayet ediyoruz, anlayamıyorum tv. liderlerin de hepsi bizim gibi şikayet etmekte. Onlar sorumlu, çözüm üretmekle yükümlüler oysa.
Fakirin ekmeği umut misali bunlar, son elli yılın yalnışları düzelsin, insanca yaşam toplumun geneline yayılsın, yediden yetmişe, kadınıyla, erkeğiyle, özellikle de yaşlısı ve çocuklarıyla mutlu bir TÜRKİYE istiyoruz biz.
Eşitlik ilkesinin her alanda uygulanabildiği bir TÜRKİYE!
Rahmetli Uğur Mumcu Bir kitabında bunu çok güzel ifade etmişti de ağlanacak halimizi bu kez de tiiiyee alarak, anlatmıştı bu parçalanmışlığımızın acı gerçeğini. 2050 den sonra gerçekleşeceği noktasına getirip bir UMUT vererek bağlamıştı konuyu.
Laik ve demokratik bir TÜRKİYE CUMHURİYETİ vatandaşı olabilmek bizim tek istediğimiz.Saygılarımlaaa...

2 saat önce · Kadriye Baydar- Coşar CHP kongresinde Genel Başkanlık Adaylığında da beklentisini bulamayan Sayın SARIGÜL'ÜN söylediklerini henüz unutmadık.
Mersin meydan mitinglerinde:
- Genel Başkanı gittiği yere kadar kovalayacağım! Diyen bizzat SARIGÜL'ÜN kendisiydi.
Bu uslup bu çıkılan yolda nefes tüketen birine yakışır mı?
Buna benzer söylemlerini bir genel başkan adayı ile özdeşleştirmek istemiyoruz.... Devamını Gör
AB ülkesi olabilmek adına sonu görünmeyen kapılarda bekleyip, bizi AB'li yapma sevdası içinde olan siyasetçilerimizin, bizden önce AB kriterlerine uygun liderlik vasıflarını bize göstermelrini istiyoruz. Onlar bizden daha önce AB' li olmalı ve de topluma örnek teşkil edecek şekilde karşımızda görmek istiyoruz herbirini.
Biz kavgadan bıktık, dinlemekten hoşnut olacağımız, çamur atmayan, karalamayan, sorumluk isteyen ve ne için böyle bir talebinin olduğunu toplumla paylaşıp, neleri, nasıl çözeceğini anlayacağımız şekilde bize anlatılmasını istiyoruz!
Yukarılarda bir kar, fırtına furyası başlatıyorsunuz,aşağıya gelene kadar bu kasırgaya dönüşüyor. kasırganın etkisiyle savrulan halk şaşkına dönmüşken, önüne konan sandığa gidesiye kadar bu şaşkınlık döneminde, günü, haftayı hadi ayı kurtaran diyelim erzak paketlerine, boş vaatlere oy verip geliyor.
Bu seçimlerde ben de adayım diyen liderlerimiz ve de başkanlık grubunda bulanacaklar, şimdiden derslerini çalışmaya başlasınlar lütfen. vatandaşın tahhammül gücü sıfırlandı.İki küpeye kulak, bir bileziğe bilek,bir emekli maaşına yetmişlik nineyi artık gözü kapalı hiç acımadan öldürüyor!
Biz sokakta çok haklı olduğumuz halde, amaaan benden uzak dursun diye çirkinliklere muattap olmadan, bulaşmadan kaçmanın yolunu arıyoruz.
Haklıyım diye hak arayışına giremiyoruz, çünkü sokakta bir sürü sinir buhranı geçiren vatandaş var; kime nasıl,bulaşacak bilemiyoruz, kaçmayla tehlikeden kendimizi korumaya almaya çalışıyoruz.
Teğet geçecek denilen oklar vatandaşın bağrını deldi geçti, naaapsın bunalıma girmesin de!
Eğitimde fırsat eşitliği yok, okuyana iş yok..vs saymakla bitecek gibi değil yoklar...
Yoklar ülkesi olduk. Bu dönem adaylardan ve siyasi partilerden net ve herkesin anlayacağı dilde sakin sakin kendilerini anlatmalarını bekliyoruz. Kaçamaktan, kovalamaktan bahsdip, gerilmiş bu toplumun kopmasına sebep olursunuz!
SİYASET BUNDAN BÖYLE SİYASETTEN HİÇBİR BEKLENTİSİ OLMAYAN; BU TOPLUMA HİZMETİ BORÇ SAYAN KİŞİLERCE YAPILIRSA bu ülke düzlüğe çıkar...
Saygılarımla....

Hiç yorum yok: