31.Aralık.2009’dan bu yana yaşadıklarımın adını koymam gerekirse, sanırım bu en doğru ifade olurdu. Sevincim Kursağımda Kaldı!
Bizim eve özgün bir şey değil bu; biz kadınların ortak hallerinden sadece bir tanesi. Önceliklerimizin başına kendimizi bir türlü koyamama halimiz. Ben de teknoloji özürlü bir kadın olmaktan artık utanmaya başlamıştım ki öncelik tavrımı değiştirmeye ve ilk sıraya kendimi koymaya karar verdim. Ne için? Kendime bir bilgisayar almak için. Kararım doğrultusunda araştırmalara başladım ve kısa bir süre sonra Ufo Mağazacılık Ticaret A.Ş nin Harbiye Mağazasından beğendiğim, HP Marka bir dizüstü bilgisayarın sahibi oldum. Ne zaman? 09.03.2008 tarihinde! Tarih seçilmiş bir zaman değildi ve ben bunu 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla, kendime aldığım bir hediye olarak kabul ettim...
Aman ben bir sevindim, bir sevindim Sayın Nesin! Hem çok hoşuma gitti, hem de bozma korkusuyla gönlümce cihaza müdahale de edemiyorum. Yanlış bir tuşa basarsam, sanki bozuverecekmişim duygusunu içimden silip atamıyorum. Çevremdeki çoluk çocuk, yeğenler, kuzenler bayıldı benim cihazın dizaynına. Teknoloji bu, her gün yeniliyor kendini, ben de bu bayılanlardan, yıllar sonra aldığım için, en yeni ve en güzel tasarımı olan cihaz, benimkisi oldu. Bizim tayfanın içinde. Ben bu ilgiden çabuk sıkıldım, HP mi koruma altına alma gereği duydum. Yoksa herkes benim bilgisayarımı kullanmak istiyor gibi geldi bana ve bu kararlı duruşumla ben bunu engelledim. HP mi tayfamın ortalık malı yapmadım. Ama çok şey sormam gerekiyordu, bu kez de çoluk çocuğun ortak tavrı:
- Aman neme lazım anacığım, benden uzak olsun senin HP in; ben ellemem ama anlatayım, bildiğin gibi kendin yap demeye başladılar...
Haksız da sayılmazlar, benim pimpirikli davranışlarımın sonucunda onlar da sorumluluk almak istemediler, doğal olarak. Kalabalık ortamlarda, tatillerde akraba tayfası bu durumu tiiye bile almaya başladılar. Ben de kabullenmek zorunda kaldım. Ama gün geldi arızalandı bu cihaz. Ben ilçemde kimseciklere emanet edemedim bunu, garanti süresi de dolmamıştı, servisle görüştüm İzmir Yetkili Servise cihazımı götürüp teslim ettim. Aradan bir ay geçti cihaz ortalıkta yok. Araya bayram girdi derken takipler devam etti ve ben cihazıma kavuştum.
Her ne hikmetse servisten gelen cihazın tuşlarına basıyorum ‘’K’’ yerinde ‘’2’’ ‘’M’’ nin yerinde ‘’O’’ çıkıyor tersliği gidermek için gene bir bilenden yardım alma kararlığındayım. Öyle herhangi biri de olmamalı, rahatça sorularımı yöneltebileceğim ve işi bildiğinden de emin olmam gereken biri olmalı bu bence. İlçemizdeki Ege Üniversitesine bağlı Yüksek Okulumuzdaki Bilgisayar Bölümünün Bilgisayar Teknisyeni aradığım kriterlere uyan ve selamlaştığım bir kişiydi. Bu konuda her türlü yardım için zaman ayırabileceğini de saygıyla ifade eden, bu kibar beyefendiye telefon ettim. Durumu anlattım, yardım süresi biraz gecikecekti çünkü ilçe dışında başka yüksek okullara da zaman zaman gitme sorumluluğu vardı bu arkadaşın. Evdeki eşimin masa üstüne elim alışmıştı, yapmam gerekenleri oradan yapıyordum. Gecikmeyi kafama takmamanın ötesinde, başka işlerimin önceliği almasından ve biraz da ihmalkârlığımdan dolayı da uzadı bu süre. Ta ki evdeki emektar da tekleyinceye kadar...
Tekrar aradım Hocayı, durumu anlattım, yarım dosyalarım var Hocam, bunları yerel gazeteye göndermem gerekecek, şu yardım işini hızlandırsak ricasında bulundum. Büyük Tire isimli yerel gazetede haftalık yazılarım vardı 7.Aralık.2009’dan itibaren de her gün periyodunda olmaya başlamıştı bu çalışmam. Hoca:
- Tamam bugün işim yoğun ama yarın istediğiniz saatte gelin hallederiz, hocam dedi.
Buraya kadar her şey normal tek uçuk kaçık olan benim yaklaşımlarım, pimpirikliğim değil mi? Ama Sayın Nesin, size bu mektubu yazma sebebim; asıl bundan sonra yaşadıklarım oldu.
Özcan Bey odasındaydı, aynı anda birkaç cihaz üzerinde çalıştığı her halinden belli oluyordu ama bana da zaman ayırma centilmenliğini gösterdi. İşinin yoğunluğundan dolayı benim sıkıldığımı anladı ve:
- Rahat ol Hocam ya! Şimdi hallederiz onu, dedi...
Dedi ve el attı olaya, ama klavyenin yarısı felç durumda, o da şaşırdı! Acaba ‘’F’’ klavye mi yüklediler ki diye? ‘’F’’ klavye kullanan bir arkadaşına telefon etti. Ona durumu anlatıp bir kaç harf saydı sende ‘’M’ nin yerine, ‘’K’’nın yerine hangi harfler çıkıyor diye sordu. Aldığı yanıtlar hocayı daha da şaşırttı. F klavye ile de alakası olmayan bir durum bu derken, bir tuşun basılı kaldığının farkına vardı ve olay çözüldü.
Word ve olması gerekenleri yükledi kontrol ettik her şey normal. Ben defalarca teşekkür edip sevinerek ayrıldım oradan ve eve geldiğimde akşam ezanı çoktaan okunmuştu. Gece bir hevesle açtım, MSN de çocuklara denk gelir miyim acaba diye? Bu beklentim en öndeydi o gece de, olmadı. MSN dekiler beni sürekli nette sanarlar, oysa ben Word’le çalışıyor olsam bile; önce iş sonra eş gerekçeleriyle çocuklar buralardan gideli epey zaman oldu! Ben de onların ne zaman nete gireceklerini bilmem olası değil, o MSN im hep açıktır. Bu gerekçeyle de zaten birçok MSN davetini kabul etmem. Adım MSN kurduna çıkacak korkusuyla. O gece çocukları nette yakalayamadım, üzerinde çalışmam gereken dosyanın, önümüzdeki haftaya yetecek kadarlık bölümünü ele alıp, gerekli düzeltmeleri yaptım, kapatırken normal güncelleştirme faslı girdi devreye, ben o gece huzur içinde mışıl mışıl uykuya daldım ve kendimi çok rahat hissettim, sanki üzerimden bir ton taşın ağırlığı gitmiş gibiydim.
Ertesi gün bilgisayarımı açtığımda dün gece üzerimden attığıma sevindiğim taşlar, ikiye katlanmışçasına gerisin geriye iki omuzum üstüne geldi oturdu. Kendimi bildim bileli o omuzlar zaten hiç boş kalmadı ki! Şimdilerde de yeni bir taş türü olarak, bu da eklendi. Teknoloji özürlülükten kurtulma sevdasının bir sonucuydu bu da! Cihaz Windows hatası veriyor, gene açılmazlığa bürünmüştü. Ben gene telefon ettim hocaya sıkıla sıkıla.
- Yılbaşı kokteylimiz var okulda, yarın sabahtan olmak üzere gelin bakalım hocam
dedi.
Saat kurup sabah gene yüksek okulun yolunu tuttum. Açtık cihazı, hoca uğraştı, cihaz kendini kapatıyor ve hoca hiç bir şey yapamadı...
- Üzgünüm hocam, bu beni aşar. Siz bu durumu servisle halledebilirsiniz ancak dedi.
Birbirimizin yeni yılını kutladık ve ben eve döner dönmez telefona sarıldım. Durumu İstanbul’daki ilgili, yetkili kişilere anlatmaya başladım.
Çalan telefonun ardından bir bant kayıt çıktı karşıma önce, ilgili birimin numarasını biliyorsanız tuşlayın. Bilgi için 2’yi, destek için 3’ü şeklindeki bilgi dağarcığının ardından, bilmiyorsanız operatöre bağlanmak için bekleyin lütfen! İbareli bu bant kaydından sonra: ‘’Bu telefon görüşmeleri prosedür gereği kayıt altına alınmaktadır!’’ uyarısı geliyor ve bundan sonra karşına çıkan canlı şahıs çok kibar, kibar olmanın ötesinde ipek gibi bir sesle:
- Ben Banu, buyurun size nasıl yardımcı olabilirim acaba? Diyor...
Sesinden sonra insanın içini nasıl bir hoşluk dolduruyor Sayın Nesin, nasıl bir hoşluk, seviniyorsun, gereksinimin olan yardımı başlıyorsun anlatmaya:
- İyi günler Banu Hanım, ben İzmir Tire’den arıyorum, Emekli Öğretmen Kadriye Coşar. Cihazımda ilçemde çözüm getiremeyeceğim bir sorun yaşıyorum, lütfen benim ilgili ve yetkili biriyle görüşmemi sağlar mısınız?
- Nedir efendim sorununuz, bana anlatın lütfen! Ben sizi ona göre ilgili birimimize bağlayayım.
Dedikten sonra yapacak ikinci bir alternatif göremiyorsun ortada ve başlıyorsun anlatmaya:
- Banu Hanım, cihazım şu anda Windows hatası veriyor, müdahale etmeye kalktığımızda da cihaz kendisini kapatıyor. Eylül ayı içinde bu cihaz aynı gerekçeyle İzmir’deki yetkili servisinize teslim etmiştim. Geldikten sonra da uzunca bir süre kullanamadım. Bilgisayar Teknisyeni bir hocamızla daha iki gün önce ilk müdahaleyi yaptık, cihazım sadece 3 saat açık kaldı ve ertesi gün aynı sorunla karşılaştım. Lütfen beni destek biriminize bağlar mısınız?
- Cihaz seri numarasını söyler misiniz lütfen?
- Tabii! Okuyorum Banu Hanım, Samsun, 2, Ceyhan, Edirne, 7440, Diyarbakır, Fatsa, Q.
- Bir saniye bekleyin lütfen, kontrol ediyorum... Cihazınızın modeli Diyarbakır, Van, 2620, Edirne, Trabzon efendim. Bu durumda zaten cihazınız garanti kapsamında olmadığından bir şey yapamayız ki! Sorununuzu merkezimizde çözmek istiyorsanız eğer bu durumda durum garanti kapsamının dışında olur zaten.
- Nasıl olur Banu Hanım? Şu anda elimde garanti belgem var ve 09.03.2008 tarihli kaşeye sahip ve cihazımın modeli de Giresun, Yozgat, 441,Edirne, Ankara diyorum ve Banu Hanım:
- Anlıyorum efendim, bir saniye bekleyin lütfen, sizi müşteri hizmetlerine yönlendireceğim.
Dedikten sonra Banu Hanıma henüz teşekkür bile edemeden araya güzel bir müzik giriyor. Mozart’ın Kırkıncı Senfonisiyle baş başa kalıyorsun bir süre... Sonra birden telefonun açık kaldığı süre geliyor aklına, zevk alma durumu tersine dönmeye başlıyor, bir an önce müzik bitse de gerçek bir insan çıksa karşıma yaaa diye sızlanmaya başlıyorsun içten içe ama nafile.
Araya bir bant kaydı daha giriyor, hiç bir işe yaramadığı gibi Senfoninin içine de sıçmış oluyor; af buyurun lütfen! Çünkü müzik devam ederken, parazit diyebileceğin bir ses:
- Beklediğiniz için teşekkür ederiz. Şu anda teknik ekip üyelerimiz başka müşterilere hizmet verdiğinden, sizi bir süre daha beklemeye alacağız. Beklediğiniz için teşekkür ederiz...
Diyor ve müzik zevkinin içine bir kez daha sıçıldıktan sonra sen bozuluyorsun, müzikten bir an ön önce kurtulma hevesin artıyor. Aynı ses gene giriyor devreye, bu bir bant kayıt ve aynı şeyleri tekrar dinliyorsun. Bir zaman sonra gerçek bir sese ulaşabilmenin sevinciyle toparlıyorsun kendini, sen de en kibar sesinle derdini anlatmaya çalıyorsun! Kibarlık paydasında buluştuğun bu gerçek sesten, hemen seni anlayacak ve çözüm getirecek beklentisi içine giriyorsun ki karşı taraf başlıyor konuşmaya:
- Beklediğiniz için teşekkür ederiz buyurun ben Figen, nasıl yardımcı olabilirim size?
Bu söylenenlere bakılırsa HP Destek Merkezinde bir sürü insan, sırf tüketiciye yardım amaçlı bir iş karşılığında kendisine ekmek kapısı bulmuş diye seviniyorsun ve bizim için seferber olmuşlar sanıyorsun ama birkaç saniye içinde öyle olmadığını hemen anlıyorsun da yapabileceğin hiç bir şey yok maalesef! Karşı taraftaki çok kibar ve nazik, sen de aynı kibarlık ve naziklik içinde, o ilk telefonu açan kişiye anlattıklarını tekrar ederken, tane tane anlatmaya çalışıyorsun ki anlaşılsın derdin, rican. Bir daha tekrar etmek zorunda kalmama kaygısıyla. Sözün bitiyor ve karşı taraftan yanıt geliyor:
- Cihaz seri numaranızı alabilir miyim Kadriye Hanım?
- Çaresiz kodlayarak vermek zorundasın!
- Tamam efendim bir saniye bekleyin lütfen, sizi güvenlik birimimize bağlıyorum.
Demesinin ardında müzik hemen devreye giriyor, Beetthoven’dan ‘’ Serenoda For Flute, Violin, Viola ( D Major ) la baş başa kalıveriyorsun. Gene müziğin etkisi altına giriyorsun ve bir rahatlama hissediyorsun bedeninde, ruhunda. Bekleme süresi uzun olmasa, D Major’le aranda bir sorun olmayacak da! Bu süre bir zaman sonra, senin ruhunda müziği ikinci planda bırakıp, dört gözle gerçek insan sesini mumla arar hale getiriyor seni. Bu bölümlerde nefes alman, vermen bile zorlaşıyor. O zamana kadar hiç ooff yoruldum nefes alıp vermekten yaaa! Dememişken sen, nefesinle ve telefon ahizesindeki D Major’le baş başa kaldığın bu süre içinde, böyle bir duyguya kapılabiliyorsun ve nefes alıp vermekten kendini bitap düşmüş hissedebiliyorsun! Çok ilginç değil mi? Ama ben konuşmasını dört gözle beklediğim yetkililerin gelmesini beklerken, aynen böyle hissettim işte; Sayın Nesin! Ve oh çok şükür diyorsun içten içe; karşında bir insan sesi buluyorsun çünkü o da aynen şöyle diyor:
- Beklediğiniz için teşekkür ederiz, buyurun ben Melisa, nasıl yardımcı olabilirim size?
Yaşananlar böyle olunca bir an ikileme düşüyorsun. İşte bak Melisa da gayet kibar ve nazik, üstelik tüketiciye yardım seferberliğine katılmış birisi ki! ‘’Nasıl yardımcı olabilirim size?’’ diye başlıyor söze. Sen, tamam artık çözüm Melisa’da demek ki deyip, sen de onun gibi çok kibar ve nazik bir şekilde onu yönlendirmeye çalışıyorsun ki Melisa yardım işini gerçekleştirebilsin. Figen ve Banu da yardım seferberliğinin üyeleri ama durum onları aştığından dolayı olsa gerek, sorun çözme işini Melisa’ya devretmişlerdi belli ki! Bir kez de Melisa’ya anlatıyorsun aynı şeyleri, Melisa’nın ağzından dökülecek inci gibi sözleri dört gözle bekliyorsun, çünkü telefona bağlanılalı aradan geçen zamanı tahmin edemiyorsun ama bayağı dikkate alınacak bir zaman olduğunu biliyorsun. Ve Melisa’da sana:
- Cihaz esri numaranızı öğrenebilir miyim?
Kadriye Hanım’la başlıyor söze ama öğrenecekleri, bununla sınırlı kalmıyor tabii ki! Sen en kibar halinle her sorulana yanıtlarını gerekirse kodlayarak gene veriyorsun. Alınan bilgilerden sonra, yanıt gene değişmiyor. Melisa da:
- Anladım efendim, bir saniye bekleteceğim sizi özür dileyerek, ilgili birimimize bağlıyorum, bekleyin lütfen demez mi?
Yok! Bu kez Müzik, Beetthoven’den değildi efendim! Mozart’tın Türk Marşıyla ilgili birimi beklemeye alınıyorsun. Adından dolayı sanmayın, ben Türk Marşını gerçekten çok severim. Bu kez sevdiğim bir parça, bir ara eşlik etmeye başladım, telefon kaydı devam ediyor mu acaba? Deyip, gene sadece dinlemeye geçtim ve karşıma bu kez, Irmak Hanım çıktı:
- Buyurun nasıl yardımcı olabilirim size? Dedi o da...
Ben artık cümlelerimi ezberlemiştim, seri ama kibar bir şekilde Irmak Hanım’a da anlattım. Seçilen kelimelerden hiç bir endişem yok. Ben de çok kibar sayılırım ancak benim ses tonumda sorun var. Otuz beş yıllık sigara gibi bir illetin ağına düşmüş olduğum ve de bir türlü kendimi bir türlü kurtaramadığımdan, ses tellerime bile zarar verdi sanırım bu meret! Kibar bir kadın sesini karşı tarafa iletebildiğim konusunda endişeliyim. Tam erkek sesi değilse de kibar bir kadın sesi de sayılmaz benimkisi. Ama inanın bağlandığım tüm HP yetkilileri, bu konuda olumsuz hiç bir şey yansıtmadılar bana, Sayın Nesin. Bu sadece benim hüsnü kuruntum...
Bu kez konuşma farklı bitti, onunla da cihazın modeli karşısında karşıt fikirlere sahiptik başında. ‘’DV2620ET’’ cihazınızın modeli; buna göre zaten garanti kapsamında bir ürün olmadığını iddiaa ediyordu Irmak Hanım! Benim kararlığım karşısında Irmak Hanım, cihazımın modeli kararlığında geri adım atan kişi oldu ve önerilerde bulundu! Ama tamam anlıyorum sizi, ilgili birime bağlayacağım! Demedi...
- Adresinizi alayım hanfendi dedi ve yazdı.
Ardından iletişim adreslerimi aldı ve bana bir mail adresi verip, bazı belgeler istedi. Garanti belgesi ve fatura bilgilerinin ötesinde yazmam gereken hususlar hakkında konuştu, beni bilgilendirdi ve bana bir mail adresi verdi, benden istenenleri tuketici.hizmetleri@hpdestek.com adresine iletmemi istedi. Bu bilgilerden sonra kargo bölümünün bana, bir müşteri numarası oluşturacağını söyledi.
Bu müşteri numarasının oluşturulmasının, deveye hendek atlamak gibi bir şey olduğunun, ben henüz ayırtında değildim! Sayın NESİN...
- Çok teşekkür ederim Irmak Hanım, tamam bu bilgileri tarafınıza ileteceğim, görüşürüz, iyi günler deyip telefonu kapattığımda tarih 31.Aralık.2009’du.
Ben zamanla yarışırcasına elime garanti belgemi alıp, gazetenin basıldığı matbaaya koşar adımlarla gittim. Nişadırla haşır neşir olmuş at gibi... Ve önlü arkalı bu belgeyi scan ettirip, aynı hızla döndüm evime. Yılbaşı tatili başlamadan maili destek birimine çekmekti tüm amacım. Öyle de oldu. Aynı gün içinde bu maili çekmiş olmakla yol aldığımı sanıp, rahatlayarak, günün anlamına yönelik işlere yöneldim...
CİHAZIMI TESLİM ALMANIZ HAKKINDA
Kimden: kadriye coşar (kadriyecosar@hotmail.com)
Gönderme tarihi: 31 Aralık 2009 Perşembe 13:53:48
Kime: tuketici.hizmetleri@hpdestek.com
1 ek
garanti b...jpg (1503,9 KB)
Bugün sizinle telefon görüşmesi yaptım, istediğiniz belgeyi tarafınıza gönderiyorum. Deyip istenen bilgi ve belgeleri gönderdim... Le başlayan iletimde istenilenleri, karşı tarafa iletmiş oldum.
Ammmaaa...
04.Ocak.2010 tarihli aldığım mailde benden istenenler, 31. Aralıkta kendilerine yarış atı gibi koşturarak yetiştirmeye çalıştıklarımın arasında zaten vardı. Fakat ben; 04.Ocak.2010 Pazartesi aynı maili bir kez daha göndermek zorunda kaldım...
FW: CİHAZIMI TESLİM ALMANIZ HAKKINDA
Kimden: kadriye coşar (kadriyecosar@hotmail.com)
Gönderme tarihi: 04 Ocak 2010 Pazartesi 12:42:25
Kime: HP DESTEK (tuketici.hizmetleri@hpdestek.com)
1 ek
garanti b...jpg (1503,9 KB)
Ve kendilerinden gelen mail de buydu:
HP DESTEK HATTI
Kimden: LOGISTIC_TR@MAIL.SUPPORT.HP.COM
Gönderme tarihi: 04 Ocak 2010 Pazartesi 17:48:45
Kime: kadriyecosar@hotmail.com
Hewlett Packard Musteri Hizmetleri: http://welcome.hp.com/country/tr/tr/support.html
İyi Günler Kadriye Hanım,
Öncelikle bize HP Turkiye Web Sitemizden e-posta ile ulaştiğiniz için teşekkür ederiz.
Cihazınızın garanti süresi fatura tarihinden itibaren iki yıldır. Bu süre boyunca garanti belgesi ve faturanızı saklamanızı önermekteyiz.
Cihazınızın garantisi şu anda sona ermiş olarak görülmektedir. Fatura ve garanti belgesini tarafımıza e-posta olarak iletmeniz durumunda garanti süresi tekrar kontrol edilecektir.
Garanti Belgesinde olması gereken bilgiler ;
Fatura tarihi , fatura numarası ve satın almış olduğunuz firmaya ait kaşe ve imza eklenmiş olması
Fatura'da olması gereken bilgiler ;
Cihaz seri numarası sonradan elle yazıldı ise ; "ASLI GİBİDİR. TARAFIMIZDAN DÜZELTME YAPILMIŞTIR." ibareleri eklenerek satıcı firmaya ait iki adet kaşe üzeri imzalanmış olması
Garanti belgesi ve fatura ile birlikte aşağıdaki bilgilerin tarafımıza ulaşmasının ardından kargo kaydınız oluşturulabilecektir.
Cihaz Seri No - S/N:
Cihaz Model No - P/N:
Ürünün teslim alınacağı adres:
Bulunduğunuz ilin posta kodu:
Bulunduğunuz ilçe/ il :
İlgili Kişi (varsa firma ismi belirtiniz):
Telefon numaraları:
Cihazda yaşanan sorun hakkında bilgi:
Cihazı hangi aksesuarları ile göndereceğinizi belirtiniz: (Adaptör , Data Onay Formu gibi
Saygılarımızla,
Aysel Kandemir
Ondan sonra da ben, defalarca aynı şeyleri tekrar takrar kendilerine göndermek zorunda kaldım!
From: kadriyecosar@hotmail.com
To: tuketici.hizmetleri@hpdestek.com
Subject: CİHAZIMI TESLİM ALMANIZ HAKKINDA
Date: Thu, 31 Dec 2009 13:53:48 +0200
FW: fatura- Scan edilmiş garanti belgesi ve istediğiniz bilgiler hk.
Kimden: kadriye coşar (kadriyecosar@hotmail.com)
Gönderme tarihi: 06 Ocak 2010 Çarşamba 18:30:01
Kime: HP DESTEK (tuketici.hizmetleri@hpdestek.com)
1 ek
garanti_b...jpg (2,9 MB)
Sayın Kandemir; size gerekli olan garanti belgemin scan edilmiş halini ve fatura bilgilerimi ve diğer detayları bir kez daha tarafınıza gönderiyorum, saygılarımla...
Date: Wed, 6 Jan 2010 17:51:44 +0200
Subject: fatura
From: bcbaydar@gmail.com
To: kadriyecosar@gmail.com; kadriyecosar@hotmail.com
FATURA NO: AL108293
FATURAYI KESEN FİRMA:
UFO MAĞAZACILIK TİCARET A.Ş.
MERKEZ: Şehit Ahmet Sokak 4/8 Mecidiyeköy Tel: 0212 336 61 00
FATURAYI KESEN ŞUBE:
HARBİYE Mağazası (TAKNOKOLİK): Halaskargazi Cad No:33 HARBİYE-ŞİŞLİ Tel: 0212 241 52 30
KAYITLI OLDUĞU VERGİ DAİRESİ: Zincirlikuyu Vergi Dairesi
Ticaret Sicil Nosu: 550789 - 498362
FATURA KESİM TARİHİ: 09 - 03 - 2008
FATURA SERİ, SIRA NO: AL10829
HP N/B PAVILION DV2620ET / GY441EA
Bu mailden sonra işlem tamamlanmadı, bütün fatura bilgilerini yukarıdaki örnekte olduğu gibi kendilerine gönderdim. Garanti belgesi gibi faturanın da scan edilmiş halini göndermem gerektiği söylendi. Ben de başından beri garanti belgemin olduğunu, faturayı kendi üzerime almadığımı söylüyordum onlara ve sonunda faturanın da scan edilmiş halini İstanbul’da bulunan yakınımdan rica ettim ve kendilerine gönderdim. Bu arada her mailden sonra aynı telefon trafiğini yaşamak zorundayım. Onlar telefonla geri dönmüyorlar, mailleri telefonla aynı ilk günkü prosüdürü takip etmek zorunda kalarak defalarca, aynı şeyleri, aynı telefon görüşmesi içinde sadece o anda bana denk gelen HP tüketicileri için yardım seferberliğine soyunmuşların sadece isimleri değişiyordu...
• Sorular aynı...
• Müzik seçimleri aynı, değişik parçalarla, ne çıkarsa bahtına...
Şimdi gönderdiğim mailleri sayacağım bir de kendilerinden gelen mail sayısına bakacağım...
FW: ÇOK SIK WİNDOWS HATASI VEREN CİHAZIMA KALICI BİR ÇÖZÜM ARAYIŞIMLA İLGİLİ...
Kimden: kadriye coşar (kadriyecosar@hotmail.com)
Gönderme tarihi: 08 Ocak 2010 Cuma 15:25:15
Kime: HP DESTEK (tuketici.hizmetleri@hpdestek.com)
2 ek | Tüm ekleri karşıdan yükle (5,1 MB)
hpFATURA.jpg (2,2 MB), garanti_b...jpg (2,9 MB)
________________________________________
From: kadriyecosar@hotmail.com
To: tuketici.hizmetleri@hpdestek.com
Subject: FW: ÇOK SIK WİNDOWS HATASI VEREN CİHAZIMA KALICI BİR ÇÖZÜM ARAYIŞIMLA İLGİLİ...
Date: Fri, 8 Jan 2010 15:23:48 +0200
________________________________________
From: kadriyecosar@hotmail.com
To: tuketici.hizmetleri@hpdestek.com
Subject: FW: ÇOK SIK WİNDOWS HATASI VEREN CİHAZIMA KALICI BİR ÇÖZÜM ARAYIŞIMLA İLGİLİ...
Date: Fri, 8 Jan 2010 15:22:55 +0200
________________________________________
From: kadriyecosar@hotmail.com
To: tuketici.hizmetleri@hpdestek.com
Subject: FW: ÇOK SIK WİNDOWS HATASI VEREN CİHAZIMA KALICI BİR ÇÖZÜM ARAYIŞIMLA İLGİLİ...
Date: Fri, 8 Jan 2010 15:22:12 +0200
________________________________________
From: kadriyecosar@hotmail.com
To: tuketici.hizmetleri@hpdestek.com
Subject: FW: ÇOK SIK WİNDOWS HATASI VEREN CİHAZIMA KALICI BİR ÇÖZÜM ARAYIŞIMLA İLGİLİ...
Date: Fri, 8 Jan 2010 14:10:58 +0200
________________________________________
From: kadriyecosar@hotmail.com
To: tuketici.hizmetleri@hpdestek.com
Subject: FW: ÇOK SIK WİNDOWS HATASI VEREN CİHAZIMA KALICI BİR ÇÖZÜM ARAYIŞIMLA İLGİLİ...
Date: Fri, 8 Jan 2010 14:08:58 +0200
AYSEL HANIM MERHABA; 13.08 VE 13.12DE GÖNDERDİĞİM GARANTİ BELGESİ VE FATURA BİLGİLERİMİN SCAN EDİLMİŞ HALİYLE EKLİ MAİLİMİ TELEFONLA KOTROL ETTİĞİMDE TARAFIMIZA GELMEMMİŞTİR DENİLDİĞİ İÇİN BUSE HANIM TARAFINDAN; TEKRARLAMAK ZORUNDAYIM
BANA LÜTFEN MAİL OLARAK GERİ DÖNER MİSİNİZ?
________________________________________
From: kadriyecosar@hotmail.com
To: tuketici.hizmetleri@hpdestek.com
Subject: FW: ÇOK SIK WİNDOWS HATASI VEREN CİHAZIMA KALICI BİR ÇÖZÜM ARAYIŞIMLA İLGİLİ...
Date: Fri, 8 Jan 2010 14:05:42 +0200
________________________________________
From: kadriyecosar@hotmail.com
To: tuketici.hizmetleri@hpdestek.com
Subject: FW: ÇOK SIK WİNDOWS HATASI VEREN CİHAZIMA KALICI BİR ÇÖZÜM ARAYIŞIMLA İLGİLİ...
Date: Fri, 8 Jan 2010 14:04:52 +0200
________________________________________
From: kadriyecosar@hotmail.com
To: tuketici.hizmetleri@hpdestek.com
Subject: FW: ÇOK SIK WİNDOWS HATASI VEREN CİHAZIMA KALICI BİR ÇÖZÜM ARAYIŞIMLA İLGİLİ...
Date: Fri, 8 Jan 2010 13:12:44 +0200
________________________________________
From: kadriyecosar@hotmail.com
To: tuketici.hizmetleri@hpdestek.com
Subject: ÇOK SIK WİNDOWS HATASI VEREN CİHAZIMA KALICI BİR ÇÖZÜM ARAYIŞIMLA İLGİLİ...
Date: Fri, 8 Jan 2010 13:08:39 +0200
Sayın Kandemir; size gerekli olan garanti belgemin scan edilmiş halini ve fatura bilgilerimi ve diğer detayları bir kez daha tarafınıza gönderiyorum, saygılarımla...
Ürünün teslim alınacağı adres: ... TİRE-İZMİR
Bulunduğumuz ilin posta kodu: 35000
Bulunduğumuz il/ ilçe: İZMİR- TİRE
Telefon numaralarım: 0232 511.... 0505 35....
Cihazı hangi aksesuarıyla beraber göndereceğim hakkında: Cihazın kendisi, data onayı ve adaptörüyle.
Cihazda yaşadığım sorun: Eylül ayı içinde cihazımda başlama sorunu yaşamaya başladım, İzmir'deki servisimle görüşüp kendilerine teslim ettim. Araya bayram girdi teslimat uzadı, yerel gazete yazma sorumluluğum var, evdeki masa üstüne elim alıştı, dosyalarımı oraya taşımıştım, cihazımı teslim aldığımda uzun bir süre kullanmadım çünkü klavyedeki tuşlar ilk açtığımda işlevsizdi. İlçemizdeki ege Üniversitesine bağlı yüksek okuldaki bilgisayar teknisyeniyle müdahale etmek istedim, süreç uzadı.
Evdeki emektar tekleyince bu arkadaşla birlikte ilk müdahaleyi yaptık, sorun giderildi, wordu kullanabilir duruma getirdik, o gece evde cihaz sadece 3 saat açık kaldı. Hiç bir sorun yoktu. Ertesi gün açtığımda Windows gene hata vermeye başladı. Gene o arkadaştan rica ettim, uğraştı cihaz kendini kapatıyordu ve müdahale etmemiz mümkün olmayınca 31Aralıkta telefonla biriminize ulaşıp, durumu sizlerle paylaştım.
Şu anda cihazımı açtığımda Windows hatası veriyor, cihaz kendini kapatıyor, müdahale edemiyoruz.
Hep köyde zor koşullarda çalışarak emekli olan bir köy öğretmeniyim. HP aldığımda çocuk gibi sevindim ama inanın bu sevincimi doyasıya yaşayamadım. Bu cihazdan en iyi şekilde yararlanabilmem için lütfen gereğini yapın! Yazma işlevi beni hayata bağlayan en önemli bir faktör yaşantımda, bu cihaza çok ihtiyaçım var, evdeki emektar bizden çok bilgisayarcıda kalıyor,ben de bu durumda internet cafeye gidip verdiğim sözün gereğini yapmaya çalışıyorum. Bu beni yormanın ötesinde çok üzüyor.
Geri dönmenizi ve önümüzdeki süreç hakkında beni bilgilendirmenizi bekleyeceğim, saygılarımla iyi çalışmalar...
Cihazımın markasıyla fazlasıyla övücü laflar ettim kendi yakınlarıma; ''çok geç aldım ama aldın mı? HP OLMALI!'' vs. şimdi düştüğüm durumu tahmin edebilirsiniz. Haklı çıkmak istiyorum!
Desem de nafile...
‘’ From: kadriye coşar [mailto:kadriyecosar@hotmail.com]
Sent: 07 Ocak 2010 Perşembe 11:28
To: HP DESTEK
Subject: FW: HP DESTEK HATTI
Geri dönülen bu iletide de kendilerinde var olan bilgileri; öğrenme talebinde bulunuyorlardı...
Fatura bilgileri bir alttaki bölümde var zaten lütfen bir bakar mısınız? Desem de hiç bir işe yaramıyordu; anlayabilene aşkolsun! İstenilen tüm bilgi ve belgeler kendilerine gönderildikten sonra maille sonuç alamayacağımı görünce; telefonlarla maillerimi kontrol ettirme ve teyit almaya çalışmamla, iplerin bu kadar gerileceğini, kopma noktasına geleceğini bilemezdim. İnsan gerçekten pamuk ipliğiyle bağlı her şeye, fazla germemek gerekiyormuş!
08.01.2010’daki telefon görüşmelerimin sonunda bu hale geleceğimi, hiç ama hiç hayal bile edemezdim. Her seferinde farklı isimli HP Mensubu ipek sesli, bu güzel insanlar hep: ‘’Buyurun ben Ebru; ben ... ben .... nasıl yardımcı olabilirim size?’’ diyorlardı da...
Her şey istenilen şekilde ellerine tarafımdan maille kendilerine gönderildi. Hem de defalarca... Bu kez telefonlarıma en son muaattap olduğum ‘’BUSE HANIM’’ bir saniye lütfen bakıyorum diyor, mailleri kontrol ediyor ve bana geri, dönüp:
- Üzgünüm mailleriniz gelmemiş hanımefendi! Diyordu...
- Nasıl olur Buse Hanım? Gönderdim ve iletildi raporunu da aldım. Kaç gündür tarafınıza gelen mailler; bugün niye gelmesin ki?
- Bilemem ama bazen olabiliyor. Tekrar deneyin lütfen. Diyordu... Ben de:
- Tamam da bana farklı bir numara verin lütfen, direkt sizi arayabileceğim bir numara olsa mesela, mailim geldi mi diye? Gene sil baştan bir kaç kişiyle görüşmek zorunda kalmasam! Veya bir süre bekleyeyim, maille bana olumlu veya olumsuz bir şekilde, siz geri dönün lütfen! Mailiniz geldi veya gelmedi diye siz bilgi verseniz bana...
- Gerektiğinde mail gönderiyoruz zaten hanımefendi. Biz telefonla geri dönemiyoruz, o mümkün değil maalesef...
- Ben zaten sizden böyle bir şey istemedim ki! Sadece bana direkt size ulaşabileceğim bir numara verebilir misiniz diyorum?
- O da mümkün değil hanımefendi...
Dedikten sonra Buse Hanım; ben bu kez ola ki hotmail hattında bir yığılma vardır belki, bir de gmail den deneyeyim bari deyip, ard arda çekilen maillerden sonra; bir kez daha telefon işkencesine gönüllü olarak başlarken, nasıl oldu bilemiyorum. Bende kibarlık falan kalmadı. Bu kez karşıma ilk çıkan kişinin:
- Nasıl yardımcı olabilirim size? Demesiyle koptum... Ve karşımdakini paylamayla başladım telefon konuşmama...
- Bakın lütfen; bana cihaz seri numaramı falan sormayın, ilgili biriminize de bağlamayın, güvenlik biriminizle hiç alakam olmaz! 31.Aralık.2009’dan beri defalarca mail çektim, istenen her şeyi, istenilen formatta gönderdim, gün içinde de size bu 3’üncü telefon edişim. Müşteri numarası almaya çalışıyorum, evde yalnızım ve bakın sesim titremeye başladı. Acilen beni kargo bölümüne bağlayın lütfen! Dedim ve öyle de oldu!
Önce biraz o da: ‘’Ama hanımefendi prosedür gereği’’ falan demeye kalktı, telefonu ilk açan HP nin tüketicileri için seferberliğine katılan bu şahısta. Ama ben, 31.Aralık.2009’dan beri bu prosedür içinde; hep sizin dediğinizi yapmaya çalıştım! Bakın, farkında mısınız? Sesim titriyor ve de evde yalnızım üstelik! Acilen beni kargo bölümüne yönlendirin, lütfen! Dedim ve karşımda Erhan Bey’i buldum, o da:
- İyi günler Kadriye Hanım, nasıl yardımcı olabilirim size? Demeyle başladı söze ama artık benim dinleme sabrım kalmamıştı. Tavrımı değiştirmedim:
- Ben de bunun için uğraşıyorum Erhan Bey; hem de 31 Aralıktan bu yana! Ama maalesef, henüz bir arpa boyu yol alamadım! Bakın, bugün 8 Ocak... Her telefon trafiğinde, birkaç ayrı kişiyle muaattap oluyorum.
Hepsiniz: ‘’Nasıl yardımcı olabilirim size?’’ diyorsunuz!
Ama bu gün, en son Buse Hanım’la konuştuğumda; ısrarla maillerimin merkezinize ulaşmadığını, tekrar denememi önerip, durdu! Farklı saat dilimlerinde on tane hotmailden, bir o kadar da gmailen ileti attım tekrar. Her ne hikmetse anlayamıyorum; ikinci kez aradığımda da, bu kez de başka arkadaşınız çıktı karşıma, ona da mailleri kontrol ettirdim ve o da bana:
- Üzgünüm hanımefendi mailleriniz merkezimize ulaşmamış. Yapacak bir şeyimiz yok; lütfen istenilen bilgi ve belgelerle, bu mailleri bize ulaştırın, dedi...
- Bugün Cuma ve ben hafta sonu gelmeden sonuç alıp, müşteri hizmet numaramı almak istiyorum dedim. Karşı taraf gayet sakin, gerekli gereksiz soruları tarafıma yöneltmeye devam ediyor. O harika soruyu yapıştırıyor alnıma:
- Cihaz seri numaranızı alabilir miyim hanımefendi?
Bu sorusunun, yedi sülalemin anasını, avratını, dinini, imanını... Anlamına geldiğini, böyle bir açılıma sahip olduğunu; o ana kadar inanın, ben de bilmiyordum! Sayın NESİN...
- Defalarca gönderdiğim iletilerde var bunlar zaten, hiç kusura bakmayın Fatsa, Diyarbakır diye saymaya hiç niyetim yok! Lütfen müşteri takip numaramı alabilir miyim? Dedim ama Erhan Bey’in de hiç acelesi yok! Ve sabrım bitmişti, o titrek sesimin, titremesi katlanarak arttı ve birkaç kere yutkundum, nafile hiç işe yaramıyordu bu yutkunmalar! Gözpınarlarıma gelip dayanan gözyaşlarım: ‘’Akacam da akacam!’’ diye diretiyordu. Karşı tarafsa, hala ellerinde olan bilgileri öğrenebilme adına, bana aynı şeyleri soru olarak yöneltmeye devam ediyordu...
Lafını kesip:
- Erhan Bey! Evde yalnızım! Size ulaştığımda sesim titriyordu, şimdi gözyaşlarımı tutamaz oldum ve inanın bundan dolayı hiç utanmıyorum! Şu son isteminiz karşısında gerçekten çok kötü oldum ve sinir krizi geçiriyorum galiba? Fatura elinizde, garanti belgesi elinizde, iki ayrı arkadaşınızın, en az yirmi iletim hakkında bana:
- Maiileriniz merkezimize ulaşmamış hanımefendi demesinden sonra; siz de şimdi bana fatura numarasını, garanti belgesinin üzerine yazın ve bir kez de o şekilde gönderin, müşteri numarası oluşturabilmem için bu gerekli; diyorsunuz! Beyefendi, bana şu anda sinir krizi geçirtiyorsunuz! Garanti belgesi benim için resmi evraktır! Sizde de scan edilmiş hali bulunan bu faturanın numarasını, ben bu resmi evrakın üzerine, niye yazayım Erhan Bey? İkisi de elinizde mevcut! Dedim...
Bir; doğru bulmadığım için yazmam!
İki, siz zaten bundan sonra bana:
- Resmi Evrak üzerinde oynanmış hanımefendi, biz bu evrakla işlem yapmayız diyeceksiniz! İnan şu anda, yaşadığım bu kriz anının nasıl gelişeceğini bilemiyorum. Kesinlikle dediğinizi yapmam, belgeleri de bir kez daha deseniz bile tarafınıza asla geçmem!
Bu cihazın mausunu daha çok kullanan biri olsam, yerine koyacak birçok alternatif bulabilirim. Ama ben, klavyesini daha çok kullanıyorum ve tek alternatifi daktilo oluyor. Ve ben bunu göze alamam, almam! Müşteri numarası verseniz de vermeseniz de bu cihazı getirir, kapınıza atar giderim Erhan Bey! Benim işime yaramayan bu cihazı, evimde tutmanın âlemi ne? Zaten atılamayan bir sürü gereksiz şey var bizim evde fazlasıyla; acı tatlı hatıralarının olması gerkçesiyle...
Dayanamıyorum, gözyaşlarımı da tutamıyorum ve de bundan dolayı hiç ama hiç utanmıyorum! Onları tutmaya çalışsam, verebileceği zararı şu anda kestiremiyorum! Kassam kendimi ayıp olacak diye; belki de felç gelecek bir tarafıma... Her istenilen bilgi tarafınızda var, çok uzun sürdü bu sorgu sual, kapatalım artık Erhan Bey, dedim o da bana:
- Size yardımcı olmaya çalışıyorum Kadriye Hanım! Müşteri takip numaranızı oluşturmak üzereyim, tamam bekleyin biraz daha, dedi ve bir kaç soru ve sualden sonra, bana bir numara verdi:
765022781
Ve en geç üç gün içinde kargo sorumlusu arkadaşımız, cihazınızı evinizden alacak, dedi. Araya giren hafta sonu da bu üç günün içinde mi bilemiyorum? O süre şu anda 11.01.2010! Saat: 22.00 olmuş bile... Bu süre de dolmuş durumda ve evime kargo görevlisi falan, henüz gelmedi! Sayın NESİN...
Bu yaşanan süreçten sonra, garanti belgesi ve fatura bilgileri kendilerinde olan Erhan Bey’in, şimdi de fatura numarasını, garanti belgesinin üzerine yazarak, bir kez daha gönderin demesinden sonra; 1990’da MEB’lığında yaşanan bir olayı anımsadım. 1986’da AÖF- İş İdaresi Bölümüne kaydımı yaptırıp, 1990’da mezun oldum. Köyde çalışıyorum, iki çocuk anasıyım, öğretmen okulu mezunu olarak, on yedi yaşında iş hayatına atılmışım, üniversite hayatını yaşayamamış olmam, içimde uhde olarak kalmış! Eşimin ikide bir: ‘’Biz Hacettetepe’deyken!’’ demesine tahammül edemez bir hale gelmişim... Parasızlıktan okuyamamışım üniversiteyi zamanında! Ve AÖF Sistemi başlayınca; bir şekilde de olsa, üniversite eğitimimi almak istiyorum! Gereğini yapıyorum, diplomayı aldıktan sonra, intibak işlemlerim sırasında, başıma gelenler de, pişmiş tavuğunkine gelmemiştir! Sayın NESİN...
Bu hak arayışım esnasında bakanlığıma; 1990 yılında gittiğimde, bir beyefendi bana:
- Siz bana ön lisans diplomanızı getirin, ben sizin intibakınızı yaparım, hocam!
Demişti, ısrarla bir kaç kez! Ben bunun da açılımını anlayamayacak kadar saf ve salaktım; o yıllarda da! Kendisine:
- Üniversitem bana ön lisans diploması düzenlemez ki! İş İdaresi Bölümünden Lisans Diplomamı almayı hak etmişim; şimdi de bunun karşılığı olan, intibak hakkımı almaya çalışıyorum. Böyle bir taleple üniversiteme gidersem, gülünç duruma düşerim. Ön Lisans Eğitim aşamasını geçmeyene, üniversite Lisans Diploması verir mi beyefendi? Deyip ne diller dökmüştüm...
Aklıma gelince o günler, acıyorum kendime... O da bana gene:
- Anlamıyorsunuz Hocam! Anlamıyorsunuz! Siz getirin ön lisans diplomanızı, ben sizin intibakınızı yapacağım; diyordu!
O zamanlarda yeşil 50 bin liralıklar, yenice piyasa sürülmüştü! Özalizm yeniliklerinden sadece bir tanesi olarak... Bu yaşadıklarımı bir yakınımla paylaştığımda, bana:
- Verseydin ya! Dedi...
Ben salaktım dedim ya! O ruh haliyle, bu kez yakınıma:
- Neyi? Demişim...
O da bana:
- O beyefendi senin kadar bilmiyor mu bu prosedürü? Lisans diplomasından sonra sana git, ön lisans diplomanı getir diyorsa! Daha ne desin ki adam sana... Dedi!
Ben gene:
- Yani? Deyince...
- Salona çıkmana bile gerek yoktu! Bir zarfın içine bırakacağın iki yeşilin adı; ön lisans diplomasıdır, bu durumda ablacığım! Demişti...
6 yıllık hukuk savaşından sonra ‘’Her türlü özlük hakkını almaya hak kazanmıştır!’’ ibaresinden sonra gene de dört yıllık üniversite eğitimine göre intibakımı alamayınca; emeklilik dilekçemi vererek, kurumdan, uygulamalardan, haksızlıklara, hukuk yoluyla, hatta hukuk kararıyla bile çözüm bulamayışlarıma, isyanımdan sonra, ilişkimi hemen kesip, yılımın dolmasına güvenerek, emekli olmuştum! Sayın NESİN...
Vatandaş olmak zor, hasta olmak korkulu rüyamız, üretici olmak da zor, memur olmak da zor, emekli olmak da zor, emekçinin durumu da farklı değil, aklıma gelen tüm zorlukları sayarken ben; sanki gaipten bir ses, o anda bana:
‘’İşsiz olmanın ne demek olduğunu bilir misiniz? Siz!’’ der gibi geldi...
Binlerce, milyonlarca üniversite mezunu gencimiz, aynı anda kulağıma, koro halinde:
‘’İşsiz olmanın ne demek olduğunu bilir misiniz? Siz!’’ deyiverdi sanki o an...
Utandım bu gerçekten Sayın Nesin! Çok utandım ve içim acıdı...
Bu gençlerin koro halinde kulağıma fısıldadıkları, bu beni utandıran gerçekten sonra sessizce düşünürken...
‘’İleriye bak kahret; geriye bak şükret dünyası bu be!’’ derken buldum kendimi. Yerli yersiz şükredişlerimizin faturaları geldi gözümün önüne, bu kez de...
Keşke bununla sınırlı olsa tüketici olmanın zorlukları...
Eksik tartılmış ürünleri tarafımıza kakalarken birileri, haşlanmış patatesi bozuk kaşarlarla karıştırıp, merdiven altındaki imalathanelerde tekrar elde edileni; peynir diye satan mı ararsın? Turistleri gezdirme amaçlı toplanan at ve eşekleri, kaçak kesimhanelerde ete dönüştürerek; kebap diyarında öğrencilere ve kurum çalışanlarına yedirenleri mi sayarsın? Tüketici kazığında bilemedim ki vallah; işimiz çok zor çok...
Dokuz günün sonunda tüketici hakkımı arama karşısında yaşadıklarımdan dolayı, sinir krizi geçirecek hale getiriliyorsam, düşündürücü bulduğumdan! Gelişmeleri ve sonuçları, ben de bilmiyorum şimdilik ama! Yaşadıkça sizinle paylaşacağım. Bakalım bu oyun sürecinde neler görüp, neler öğreneceğim daha? Bilmiyorum ama yaşananları size yazacağım; Sayın Nesin! Saygılarımla...
-
1 yorum:
HP destek birimini arayıp, bu adresi vereceğim!
AYNAYA BAKMALARI GEREKTİĞİNE inandığım için!
Geleceğin öykücüsü olduğunuzu, bilmenizi isterim sevgili hocammm!
Bir çok üstadın dilini anımsadım bunları okurken ben. En yakın zamanda bu temennim gerçekleşecek KADRİYE HOCAM!
Var olun, sağ olun!
Sürekli okuyucularınızdan biri de ben oldum bu gece galiba ama izleyici listene dahil olmak istedim, başaramadım! Teknolojiyi öğrenmek, içinde yol almak, hele de var olmak zooor beee...
Ama çoluk çocuğa sorup öğreneceğim ben bunu da!
Hatta izleyiciniz olan bir arkadaş bize sitenizden yol gösterirse daha çok sevinirim. Çünkü çocuklar hep almaya alıştığından olsa gerek; böyle taleplere pek sıcak bakmıyorlar, oyalıyorlar insanı...
Biz böyle mi gördük anamızdan? Diyemiyoruz tabiii....
Saygılar KADRİYE HOCAM!!!!
Elinize sağlık!
Sevgilerimle....
Yorum Gönder