İlkelerinizi Yaşam Çizgim Yapmanın Onurunu Yaşıyorum!
Türkiye Laiktir; Laik Kalacak!
Saygılarımla ATAM...
Bağnaz bir partiliyim çünkü, partili olmam için partide kimlerin etkin olması;
beni hiç ilgilendirmiyor.
Bağnaz bir partiliyim çünkü, iktidar CHP lisiniz diye ötekileştirip, cezalandırdığında; partimi yanıbaşımda göremesem bile partiliyim!
Bu da bağnazlıkla birebir eşdeğer düşüyor değil mi?
Yıllar önce ilçe örgütümüzde eğitim sekreterliğim devam ederken;
Genel Başkanımızla bir telefon konuşmamda, bağnaz bir partiliyim dediğimde.
Önce şaşırdığını hissedebildim ancak konuşmamın ilk dakikasında,
ne demek istediğimi anlamış ve hak vermişlerdi bana.
Hatta bir telefon konuşmamızda:
- Ayın yedisinde İzmir'de olacağız, sizinle birebir tanışmak istiyorum hanımefendi dediğinde, kendilerine:
- Seçim Startını vermek için İzmir'e geleceğinizi biliyorum efendim, toplantıda olacağım, ancak kurmaylarınızın çemberini aşıp sizinle görüşebileceğimi hiiiççç sanmadığımdan denemem bile, dediğimde bana:
- Kararlı olup, bunu davranışınıza yansıtabildiğinizde aşamayacağınız engel olmaz, demişlerdi...
KEŞKE ÖYLE OLABİLSE DEĞİL Mİ?
Ama üzgünüm, yaşadığımız gerçekler, söylenilenlerin ne yazık ki tam tersi yönünde olmakta hem de yıllardır.
Buna rağmen ben bağnaz partililiğimi sürdürmekteyim. Beni partime bağlayan İLKELERİM olduğu içindir tabii ki bu kararlılığım...
Kısa ama çok anlamlı bir şiirle başlamak istiyorum yazıma.
Bir söz AFRİKADAN;
Batılılar geldiklerinde ellerinde İncil,
Bizim elimizde ise,
Topraklarımız vardı.
Bize, gözlerimizi kapayarak dua etmesini öğrettiler.
Gözümüzü açtığımızda ise;
Bizim elimizde İncil,
Onların elinde ise
Topraklarımız vardı!
Kenya Kurucu Devlet Başkanı
Bir söz de Bizden;
Bizim elimizde de ağır aksak da olsa;
Özgürlük, laiklik, cumhuriyet, demokrasi vardı.
Bize kömür verdiler, aşevinde yemek verdiler;
Gözümüzü kapayarak tekrar oy atmamızı istediler.
Gözümüzü açtığımızda ise,
Bizim başımızda türban, yüzümüzde sakal,
Onların elinde ise para ve iktidar vardı...
BU ACI GERÇEĞİ DEĞİŞTİRMEK İÇİN; ŞİMDİ CHP ZAMANI DOSTLAR!
24. Dönem Genel Seçimlerin arifesinde sayılırız. Günlerdir internetten CHP' nin milletvekiliği aday adaylığı için ilgili bilgilerine ulaşmaya çalışıyorum, maalesef diğer partiler için bu bilgiler netleşmişken, partim adına paylaşılan bilgilere ulaşamadım.
Bugün itibarıyle Sayın Batum;
17 Mart'a kadar Parti Meclisinin toplanacağını;
Alınacak kararların, 18 Martta YSK bildirileceğini açıklamış.
Listeler ise 28 Mart'ta YSK'ya teslim edilecekmiş...
Siyasi Partilerdeki kadrolaşmadan, ekipleşmeden oldum olası rahatsızlık duymaktayım. Benim ne hissettiğim çok da önemli değil tabii ki! Ama keşke partimize ivme kazandırabilseydi bu çarpık düzen!
Yumurta kapıya gelmiş ama milletvekilliği için başvurularda alınacak ücret henüz CHP içinde belirlenememiş konumda. Bu neyi ifade eder? Başvuruları yapacak olanların, bu parayı hesaba bile katmayacağını tabii ki!
Üzgünüm, siyaset ülkemde zenginlerin ve erkeklerin tekelinde.
Bundan duyduğum rahatsızlık ve partimin adını aldığı; halk içeriğinden yola çıkarak, yarın Genel Merkezimle birlikte atağa kalkacağım.
Onlar adaylık başvurularında izlenecek seçme yöntemlerini belirleyecekler illere göre, bu arada ben de aynı süre içinde Cumhuriyet Savcılığına Adli Sicil Belgesi için başvurumu yapacağım.
CHP si adına henüz vekillerden istenecek olan belgelerin listesine internetten ulaşılamıyor. Çünkü zaten başvuru yapmayı düşünenler, bunları adı gibi bilmekte. Bilmeyenlerin öğrenmesine gerek var mı ki? Önceden bunların duyurusu yapılıp halkla paylaşılsın! Halk seçendir, seçilme hakkı kağıt üzerinde 5-Aralık-1934'te 77 yıl önce kadınlara da tanınmış bir haksa da kullanılmaması için her türlü önlemler alınmakta, ne yazık ki!
Partinin mutfağı ve vitrinleri, biz kadınlara sonuna kadar hep açıktır, açık olacak!
Eşitlikse hiç özde olamadı; hep sözde kaldı değil mi?
18 Nisan 1999 Genel Seçimlerinde partimiz en zor süreçlerinden birini yaşamaktaydı.
İlçe Örgütümüz Tire'de Eğitim Sekreterliği sorumluluğumun 3. dönemimini yerine getirmeye çalıştığım o günlerde son anda, son dakikada Eğitim Sekreterliği sorumluluğumdan istifa edip, CHP Belediye Başkanı Aday Adaylığımı, basın toplantısı yaparak açıklamıştım.
Kazanma adına %1 olasılığının olmadığını, benim dışımda da herkes biliyordu. Bense bu gerçeği hiç dikkate almadan, ATAMA OLAN BORCUMU ÖDEME ADINA bu sorumluluğu çok önemseyip, Genel Merkezimizce başvurumun kabul görmesinden onur duyduğumu ve çocuklarımdan öteye torunlarıma bırakacağım bir miras olarak algıladığımı paylaşıyordum çevredekilerle.
Çevremdekilerde ise bana kurbanlık koyun gibi bakmasından öteye, bunu açıkca ifade edenler çoğunluktaydı. Kazanma şansının olmadığı bir noktada aday bulmak çok zordur partilerde, biz de ilçemizde öyle bir süreç yaşadığımızdandı bu yaklaşımları...
Genişletilmiş bir toplantı anında, aday çıkarmayıp, partimizin ANAP ın adayına destek vermesini önerenler de olmuştu. Üstelik parti binamızın içinde yapılan bu öneri, ilçemde CHP sini ANAPın stepnesi yapma anlamını içermez miydi? Bunu dile getirdiğimdeyse bana:
- Yönetim sizsiniz, bu saatten sonra bir kurbanlık koyun bulabileceğinizi sanıyorsanız, bulun! Denilmişti...
Üzgünüm, siyasetimizdeki bu yaklaşımdan henüz uzaklaşamadık!
O kurabanlık koyun ben olmuştum!
Siyasi kimliğimi saklama gereği hiç duymadım. Duymadıkça iktidarlarlarla yıldızım hiç barışmadı, bunun sonucunda tayin kanalları bana hep kapalı oldu, aynı köyde uzun yıllar çalışarak, öğrencilerimin çocuklarını okuttuğum yıllarda, aynı köyden emekli oldum.
24. Dönem Genel Seçimlerinde seçilme hakkım için başvurumu yapmaya karar verişimin altında yatan en önemli neden. Kadının üzerinden yürütülen siyasetten duyduğum rahatsızlık ve de kadına toplumda biçilen değer toplamlarının yanısıra. Kadınlarımızın seçilme hakkını kullanabilmesi için siyasi partiler içinde siyaseti şeffaflıktan bir hayli uzakta, tıpkı 2 kere 2 nin her zaman dört etmeyeceği zihniyetiyle götürmeye çalışan erkeklerden, onay ve kabul görmesine bağlı olmadığını, örneklemek ve benden sonra gelecek gençlerimize bu cesareti kazandırmanın adına başvurumu yapacağım.
Takdir Genel Merkezimizde olacak...
Belediye Başkan Aday Adaylığımdan sonra, ikinci bir aday adayı çıkmamıştı. Bense partimin adaysız kalmasına asla içim el vermediği için, partililik sorumluluğuyla bu ipi göğüslemeye karar vermiştim. Çünkü Tire Merkez sağın kalesi olarak görülmekte ve biz bu çarkı tersine çevirme konusunda ilçemde çok da başarılı olamadık öyle ki 1999 dan sonraki iki dönemde Belediye Başkan Adayımız Eski Bayındırlık Bakanımız Halil Çulhaoğlu'nun sorumluluğunda olmasına rağmen maalesef biz gene ilçemiz Tire'de Belediyeyi almayı başaramamıştık.
Devletin kadınına sahip çıkmamasından dolayı, boşanmış eşler, eski eşlerini öldürebilme hakkını kendilerinde görebilmekte. Üstelik bu son yıllarda koca cinayetlerinde hızla bir tırmanma yaşanmakta ve iktidar kanadından bu ortaçağ zihniyetine karşın ciddi önlemler alınmadığı gibi, cinayetlerin istatistiğinde, her güne beş kadının öldürülmesi gerçeği ortaya çıkmasına rağmen; olayla ilgili demeçlerine rastlayamam, son dönemlerin içimi en çok acıtan, acı gerçeklerimizden sadece bir tanesidir. Yüzünü karanlığa çevirmişlerin yönetiminde, yaşadıklarımızı demokrasiyle bağdaştırabilmekte zorlanmaktayız...
Sosyal paylaşım ağlarına ilgi gün geçtikçe artmakta, ben de facebook üyesiyim, sayfamdan günlerce 8 Mart Dünya Kadın Emekçiler Günü öncesinde, Kadın ve Aileden Sorumlu Bakanımızı istifaya davet ettim. Amacım var olan ve çok korkunç şekilde yaşanan kadına baskı ve şiddeti vurgulamaya çalışmaktı.
İki gündür face ve hotmail hesabıma erişemiyorum, bence bunun tek nedeni var. AKPOKRASİ den kurtulmak için faşit baskılarını, yandaş kayırmalarını dile getirmemizden, gündeme taşımamızdan duyulan rahatsızlıktan kaynaklanmaktadır. Ancak sayfa arkadaşlarım, sayfamın açık olduğunu söylediler, eğer face üyesi iseniz, sayfa URL imi paylaşayım sizlerle de:
http://www.facebook.com/profile.php?id=100000484844291
Kadının üzerinden yapılan siyasetle, kadını ötekileştirilmesinden duyduğum rahatsızlıktan dolayı, CHP' sinden Milletvekili Aday Adaylığına başvurmaya biraz önce karar verdim. Partliyim ama parti içinde şucu veya bucu değilim.
Kocama ait, harcamakla tükenmeyecek olan güveneceğim çok paramız da yok; ikimiz de emekli öğretmeniz!
Kadın sokağa çıkmalı, haykırmalı!
Kadın okumalı, öğrenmeli ve öğretmeli.
Kadın, kadını üreme fonksiyonu ile sınırlandıran kapitalizmi yıkmak için savaşmalı! Kadın, kadını esir yapan, gelenek ve ideolojilere karşı sistemli bir savaş içinde olmalı.
Diye düşündüğüm için;
BİR KEZ DAHA; ATAMA OLAN BORCUMU ÖDEMEYE KARAR VERDİM.
Bu saatte, bunu paylaşmanın adına kimseyi rahatsız edemezdim ama beynimde uçuşan kelimeleri de savuşturamadığım için ortaya bu yazı çıktı, sanal kahvemde sizlerle paylaşmak geldi içimden. Sevgili dostlar bloglar kapalıydı düne kadar, ola ki adresimi tıklayıp gireniniz olursa bu kısa süre içinde, düşüncelerinizi yorum olarak bırakmanızdan çok mutlu olacağım.
Şu anda face sayfamın açık olmasını çok isterdim, her an paylaşmaya değer bulduğumuz fikirlerimizi paslaşacak geniş bir kitlenin var olmasını önemsiyorum. Güzel dostlarım var orada, önemli haber linklerini sayfamıza taşıyıp, daha çok kişinin bilgilenmesini sağlamaya çalışıyoruz. Şu andaki kararımı onlarla paylaşıp, düşüncelerini almak isterdim.
Ancak sayfam üzerinde oynanan bir oyunla hesabıma erşilemiyor. Açabilmek için başvurum oldu, bir iki gün içinde umarım netleşir.
12 Hazirana kadar ortak paydada buluştuğumuz dostlarla paslaşarak, siyasete katkı koyabileceğimize inanıyorum. Haber altında yorumlarımızla konulara dikkat çekebiliyoruz. Bu gayretimiz de demokrasiyi yaşatma ve yaşama geçirme adınadır. Sayın Süheyl Batum da sayfa arkadaşlarımdan, zaman ayırıp, facete bizleri bilgilendirmenin ötesinde, bazen sorularımıza yanıt verme nezaketi ve duyarlılığı da göstermekteler, sağolsunlar.
% 9 temsil hakkındaki bir soruma yanıt olarak:
- Atatürk'ün Türkiyesinde ben bunun % 50 olmasından yanayım Kadriye Hanım , demişleredi...
Bu yaklaşımla:
Nesiz, demokrasi olmaz?
İçeriğinin açılımını yapıp; ortak beklentilerimizi sıralamaya çalışsak:
1- Kadınsız demokrasi olmaz.
Desek;
% 9 temsilde, kadının varlığını kabul etmemiz mümkün mü?
2- Seçimsiz ve seçeneksiz demokrasi olmaz.
Desek;
Biz zaten parti liderlerinin belirlediği adaylara oy vermiyor muyuz?
3- Muhalefetsiz demokrasi olmaz.
Desek;
Üzgünüm, bizde yıllardır iktidarın alternatifi olamayan bir muhalefet yok mu?
4- Hukuksuz demokrasi olmaz.
Desek;
Dokunulmazlıkları kaldırma tartışmalarında, yıllarca siyasetçilerimiz:
‘’Yargıya güvenmediklerini’’ söylemediler mi?
Referandumdan sonra ise hukuk bağımsızlığının varlığını, yokluğunu çok ciddi şekilde tartışmamız gerekmektedir. İlle de yeni bir Anayasayı, uzmanlarınca tartışılarak, hazırlatmanın acilen ele alınması gerkmektedir ya...
Biz gene de:
TÜRKİYE! LAİK, DEMOKRAT VE DE HUKUK DEVLETİDİR...
Deyip, öyle olması ve de özellikle öyle kalması adına! Güç birliği oluşturmanın, yanyana durmanın, ötelenemeyeceği bir dönemde olduğumuzun bilinciyle, atacağımız her adımdan öteye, ille de bu dönemde atacağımız oylar üzerinde, çoookk dikkatli olmak zorundayız. Bunu o muazzam kalabalığa mutlaka anlatabilip, gelecek olan tehlikelere inandırabilmeliyiz...
21.yy'dayız ama hepsinde, geri kazanılması zor olacak noktalara geldik; bu zorluğu yenebilmek adına vatandaş olarak, ipi her ortamda göğüsleyenlerdenim. Gündemi takip ederek, fırsat buldukça siyasetle ilgilenmeyenelerle de paylaşmaya çalışmayı çok önemseyenlerdenim. Bunu bir vatandaşlık ve insanlık görevi olarak görmekteyim.
12 Haziran ülkem için dönüm noktası olacaktır; bu bilinçle yıllardır yönetme adına yapılan yalnışları çok sade ve etkili kısa cümlelerle haykırmalıyız; anlatmalı, anlatmalı, anlatmanın ötesinde mutlaka inandırmanın bir yolunu bulmayız, diye düşünüyorum, sevgilerimle:))
Ve saat 04:17 olmuş bile...
Yarın diyecek yanı kalmadı, birkaç saat sonra çok önemli adımları atabilmek için atağa kalkacağım. Bu da iç sesimi susturamayışımdan kaynaklandı sadece birkaç saat önce ve yazarak bu duygularımı sizinle de paylaşmak istedim. Genel Başkanımızın önerisine bu kez uymak istiyorum, kararlı davranmak gerek:))
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder