Pazar Günü televizyonda tartışma programlarını izleyerek; gündemi oluşturan konular hakkındaki gelişmelerden haberdar olup, bilgi sahibi olma isteğimle, yaklaşık 2-3 saatimi ayırdım gene. Ne yazık ki dönüp dolaşıp, bilinenler söylendi bu kez de! Kurulu düzeni izin verilen ölçüler içinde gıdıklayanlar iyi insan, açıkgöz çıkarcı, örnek parti üyesi olabilirler ama vatandaş olarak biz, sorunlar üzerinde daha objektif, daha somut bilgiler edinmek istiyoruz artık!
THY reklâmlarında da oynayan Kevin Costner, şimdi de: ‘’Türkiye’deki Demokratik Açılım Sürecini; desteklediğini söyler’’ olmuş… Tartışmalar anında adı geçen ABD artistinin ekrana resimleri de geldi o anda. Başındaki şapkada ‘’Ne Mutlu Türküm Diyene!’’ yazısını gördüğümde, fazlasıyla şaşırdım! Ortam ve durum değerlendirmesi yapmaya kalksak; nesiz, demokrasi olmaz? İçeriğinin açılımını yapıp; ortak beklentilerimizi sıralamaya çalışsak:
1- Kadınsız demokrasi olmaz.
Desek; % 9 temsilde, kadının varlığını kabul etmemiz mümkün mü?
2- Seçimsiz ve seçeneksiz demokrasi olmaz.
Desek; biz zaten parti liderlerinin belirlediği adaylara oy vermiyor muyuz?
3- Muhalefetsiz demokrasi olmaz.
Desek; bizde yıllardır iktidarın alternatifi olamayan bir muhalefet yok mu?
4- Hukuksuz demokrasi olmaz.
Desek; dokunulmazlıkları kaldırma tartışmalarında, siyasetçilerimiz: ‘’Yargıya güvenmediklerini’’ söylemediler mi?
En iyisi ben, elimin hamuruyla siyasete dil uzatmadan, havadan sudan şeylerden, bir konu seçebilmek için düşündüm biraz ve her birimizin gülebilmeye gerçekten çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde; okuduğunuzda yüz kaslarınızı gevşetmesi için 08.04.1991 de Gani Müjde’den aldığım bir mektubu paylaşmak istedim sizinle.
İlçede oturup, düzenli aracı olan bir başka köye dahi atanamadan, hep aynı köyde çalıştığım yıllarda bir gün. Gani Müjde’nin konuk olacağı programın başlama saatine göre işlerimi planlayıp, elimde çayımla koltuğuma gömüldüğümde; günün yorgunluğunu da atmaya çalışırken, program konuğu olan Gani Müjde’yi izlerken bol bol gülmüştüm. O günlerde Gani Müjde’nin:
BURASI
T.Ö.RKİYE
PEYNİR GEMİSİ- 2
İsimli ikinci kitabı çıkmıştı. Programın sunucusu:
- Gani Bey, birinci kitabınızın satış hasılatı çok iyiydi. İkincisi çıkalı da çok olmadı ama satışların iyi olduğunu söylüyorsunuz. Bunu neye borçlusunuz? Dedi… Gani Müjde gülerek:
- Ben kitabımı satın alana bir de araba veriyorum! Demişti…
Ben de ertesi gün tereciye tere satmaya kalkıp, o günlerde Leman Dergisi Kadrosunda olan, Gani Müjdeye mektup yazarak, ben iki kitabınızı da satın aldım. Araba hakkımın birinden feragat edip, diğerinin aşağıdaki adrese teslim edilmesini beklediğimi yazdım. Gani Bey, dergiden son model bir araba resmini keserek; gazete parçasından bir de anahtarını kesmekle kalmayıp, anahtara kâğıttan anahtarlık da yaparak gönderdiği kendi el yazısıyla orijinal mektubu sizinle paylaşmak istedim bu günkü yazımda.
THY reklâmlarında da oynayan Kevin Costner, şimdi de: ‘’Türkiye’deki Demokratik Açılım Sürecini; desteklediğini söyler’’ olmuş… Tartışmalar anında adı geçen ABD artistinin ekrana resimleri de geldi o anda. Başındaki şapkada ‘’Ne Mutlu Türküm Diyene!’’ yazısını gördüğümde, fazlasıyla şaşırdım! Ortam ve durum değerlendirmesi yapmaya kalksak; nesiz, demokrasi olmaz? İçeriğinin açılımını yapıp; ortak beklentilerimizi sıralamaya çalışsak:
1- Kadınsız demokrasi olmaz.
Desek; % 9 temsilde, kadının varlığını kabul etmemiz mümkün mü?
2- Seçimsiz ve seçeneksiz demokrasi olmaz.
Desek; biz zaten parti liderlerinin belirlediği adaylara oy vermiyor muyuz?
3- Muhalefetsiz demokrasi olmaz.
Desek; bizde yıllardır iktidarın alternatifi olamayan bir muhalefet yok mu?
4- Hukuksuz demokrasi olmaz.
Desek; dokunulmazlıkları kaldırma tartışmalarında, siyasetçilerimiz: ‘’Yargıya güvenmediklerini’’ söylemediler mi?
En iyisi ben, elimin hamuruyla siyasete dil uzatmadan, havadan sudan şeylerden, bir konu seçebilmek için düşündüm biraz ve her birimizin gülebilmeye gerçekten çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde; okuduğunuzda yüz kaslarınızı gevşetmesi için 08.04.1991 de Gani Müjde’den aldığım bir mektubu paylaşmak istedim sizinle.
İlçede oturup, düzenli aracı olan bir başka köye dahi atanamadan, hep aynı köyde çalıştığım yıllarda bir gün. Gani Müjde’nin konuk olacağı programın başlama saatine göre işlerimi planlayıp, elimde çayımla koltuğuma gömüldüğümde; günün yorgunluğunu da atmaya çalışırken, program konuğu olan Gani Müjde’yi izlerken bol bol gülmüştüm. O günlerde Gani Müjde’nin:
BURASI
T.Ö.RKİYE
PEYNİR GEMİSİ- 2
İsimli ikinci kitabı çıkmıştı. Programın sunucusu:
- Gani Bey, birinci kitabınızın satış hasılatı çok iyiydi. İkincisi çıkalı da çok olmadı ama satışların iyi olduğunu söylüyorsunuz. Bunu neye borçlusunuz? Dedi… Gani Müjde gülerek:
- Ben kitabımı satın alana bir de araba veriyorum! Demişti…
Ben de ertesi gün tereciye tere satmaya kalkıp, o günlerde Leman Dergisi Kadrosunda olan, Gani Müjdeye mektup yazarak, ben iki kitabınızı da satın aldım. Araba hakkımın birinden feragat edip, diğerinin aşağıdaki adrese teslim edilmesini beklediğimi yazdım. Gani Bey, dergiden son model bir araba resmini keserek; gazete parçasından bir de anahtarını kesmekle kalmayıp, anahtara kâğıttan anahtarlık da yaparak gönderdiği kendi el yazısıyla orijinal mektubu sizinle paylaşmak istedim bu günkü yazımda.
Sizce de benim bu yaptığıma, tereciye tere satmak denmez mi? Tere satacaksan, öncesinden kime, nasıl satacağının hesabını da yapmak gerekiyormuş meğerse! Aksi halde anahtarlığıyla birlikte arabanın adrese teslimatı yapılır ama karşındaki Gani Müjde olunca; yıllar sonra sen de bunu, bir avuç okurunun gülümseyebilmesini sağlayabilme adına kullanabilirsin ancak işte böyle। Saygılarımla… Hoşça kalın…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder