26.09.2009

YA SONRA?
Uzunluğunu ve yol durumunu kestiremediğimiz, yaşayarak öğrendiğimiz, uzun ince bir yol vardır ya! Yolun başındayken ‘’iyi günde, kötü günde, hastalıkta, sağlıkta, varlıkta, yoklukta…’’ diyerek devam eden güzel temenniler, heyecanlar, beklentilerle başlayan, her birimizin hayat yolu! Bugün sizlerle paylaşmak istediğim konunun özü bu…
Bu yolda beraber yürüyen eşlerden kaçı; başlangıçtaki temennilere sadık kalarak yol almıştır? Kaçı, kaç kere tökezlemiştir de! ‘’Çocuklar duymasın, komşular bilmesin, sevdiklerim üzülmesin!’’ Kalesine sığınarak; tekrar ayağa kalkabilme gücüne erişmiştir… Tüm bu hengâmeler içinde yola devam edilse de bazen hiç beklenmedik bir anda eşlerden biri için yolun sonu geliverir! Bu sona önce kim varacaktır? Kim geride kalacaktır? Bilemediklerimiz arasında…
Ama çok iyi bildiğimden emin olduğum, riyakârlıkların günümüzde zirve yaptığı! Yakınları uzakta olanlar için telefonların önemi daha bir farklıdır sanki. Olmazsa olmazları arasında diyebilirim. Bugün çalan telefonda duyduğum ve beni çok etkileyen bir çift söz var. Size de anlatmak istedim. Arayan Bursa’da oturan ablamdı. Anlattıklarıyla şokta olduğunu anlayabilmiştim. Söyledikleriyle beni de çok etkilemişti…
Acı haber tez duyulur! Ortak ifadelerimizin arasında olsa gerek. 24 Eylülde aldığım telefonda dinlediklerim, bu tezi doğrularcasınaydı! Aynı sokakta yıllarca komşuluk da yaptığı, amcakızı Hatice Ablamın eşinin ani ölümü, onları şok etmişti. Yakın geçmişte mücadele ettiği ciddi bir rahatsızlığı olmayan, çok da fazla yaşlı sayılmayan Hüseyin Eniştemin ani ölümü, beni de çok üzdü…
Hatice Ablayı telefonla arayıp, acısını paylaşmak istedim. Akraba, dost, arkadaş, tanıdık çevresinden; yolun sonuna gelenlerin ardından, benzeri paylaşımların sıklaştığı bir yaş dönümündeyim artık. Ama bu kez telefonda duyduklarım bana ilginç geldi. Kaçımıza nasip olur bilemem ama duyduğumda bana; söyleyene de söyletene de ne mutlu! Dedirten bu iki çift söz; parayla pulla satın alınamayacak, dayatmayla, zorbalıkla kazanılamayacak değerlerimize, çok güzel bir örnek olacak türdendi!
- Hakkımı helal ediyorum! Onun hakkını nasıl öderim, bilemiyorum… Onsuzluğa nasıl alışırım; işte bunu hiç bilemiyorum! Yoksulluk çektiğimiz günler oldu ama pişmanlıklarımız olmadı! Ben onda çok rahat ettim be Kadriye! Çok anlayışlı, çok iyi bir insandı Hüseyin Enişten!
Derken; hıçkırıklara ve yüksek sesle, ağıtımsı ağlamalarına devam etti Hatice Abla…

1 yorum:

agacbeyli.net dedi ki...

KADRİYE HOCAM.İLGİNİZ İÇİN TEŞEKKKÜR EDERİM.
BU SİTE BELEDİYENİN DEĞİL SAHSİ BİR HABER VE TANITIM SİTESİDİR.YANİ HER VATANDAŞIMIZIN SESİNİ VE DÜŞÜNCELERİNİ AKTARA BİLECEĞİ,PAYLAŞA BİLECEĞİ BİR SİTE.BEN AKIN DEDE SİTENİN SAHİBİYİN.GÜN GEÇTİKÇE BÜYÜYORUZ.HER KESİMDEN AĞAÇBEYLİ İLE BAĞLANTILI İNSANLARIMIZA ULAŞIYORUZ.DAHA İYİSİNİ YAPMAYA DEVAM EDECEĞİZ.SİZLERİN İLGİSİ VE DESTEĞİ OLDUĞU MÜTDETÇE.ARTIK BENİM ŞAHSİ SİTEM DEĞİL SİZLERİN AĞAÇBEYLİNİN BİR SİTESİDİR.BİZLERDE SORUMLULUĞUMUZUN FARKINDA OLARAK ÇALIŞMALARIMIZIN KALİTESİNİ VE ÇİZGİSİNİ BOZMADAN YOLA DEVAM EDECEĞİZ.DESTEKLERİNİZİ BEKLER SAYGILARIMI SUNARIM EFENDİM.