26.09.2010

Aziz Nesin’e Mektuplar…



Santiago'da ATATÜRK'ün rölyefi...
Rölyefteki yazı ise şöyle:
‎"Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu vatanının fedakâr ve sadık hizmetkârı benzeri olmayan kahraman insanlık idealinin canlı emsali...
Bütün hayatını Türk Milletine vakfetmiş milletine kendi ruhunu ateşini vermiştir. Hatırası milletinin ruhunu ateşli tutan sönmez bir meşale olarak yaşamaktadır"
SANTİAGO' LULAR BİLE BÖYLE DÜŞÜNÜRKEN!
YAŞADIKLARIMIZA DİYECEK LAF BULAMADIM; Sayın NESİN…

Sevgili Aziz NESİN;
Anlattıklarım, on yılı geçen bir zaman öncesindeki yaşanmışlıklarım; bu gün çoktan zaman aşımına uğramışlarsa da ben bu süreç içinde bunların her birine:
“Kol kırılır yen içinde kalır…“
Zihniyetiyle bakabilmiştim ama şimdi mektuplarımda sizinle paylaşmaya çalışıyorum. Bunlar belki de:
“Siyasette kadının adı yok!“
Gerçeğimize, bir mum ışığı yansıtabilir! Şu günlerde Genel Başkanımız KILIÇDAROĞLU bizzat CHP’ nin tüzüğüyle biz parti içi demokrasi sorunumuzu çözeriz! Yakın gelecekte CHP sini Sosyal Demokrat bir parti haline getirmeliyiz diyorsa; yıllarca örgüt içindeki ilkelerden uzak, küçük menfaatler uğruna yapılmış ilkesizlikler olarak, daha fazla içimde taşımama gerek yok! Sabırla mektuplaşmamıza olanak verdiğiniz için size teşekkür borcumun olduğunu düşünüyorum Sayın NESİN! İyi ki varsınız…
Yıllarca bana:
“Alıp alacağın oy…“
Saptaması ısıtılıp ısıtılıp, temcit pilavı gibi önüme sürülmesinden, öylesine yorulmuştum ki kendimi ifade edebilecek bir platforma çok ihtiyaç duyuyordum! Ben, 1999da ilçemde, belediye başkan adayı olduğumu sizinle daha önce yeri gelmişti, paylaşmıştım. Kazanmanın adına % 1 şansın olmadığı gerçeğiyle, partili olmanın gereği saydığım bir sorumluluktan ibaret olan bir adaylık sürecinin ardından, yıllarca bu saptamayla boğuşmaktan yorulmuştum!
İlçemizde olağanüstü bir kongre yaşanıyordu. Bu durumda ben divandan, kısa da olsa konuşma talebinde bulunamazdım. Bu olağanüstü kongrede mutlaka konuşmak istiyordum. Bunu istemekle olmaz; ancak toplantı öncesi delegenin 2/3ünün, imzasını almam ve bunu divana sunacağım, önergemle konuşma talebinde bulanabilirdim. Ben de öyle yaptım, kongre saatinden çok öncesi elimde üzerinde
“Divana vermeyi çok istediğim, üç dakikalık bir konuşma talebim için, beni imzanla destekler misin?“
Açıklamasını delegelere gösteriyor, imzalarıyla desteklerini istiyordum. Sayıca istenilen imzayı geçmiş olmam, beni mutlu etmişti. Kurallara uydum, imzalarımı divana sundum. Divan başkanımız o gün ilçemize, Ankara’dan gelmişti. Süreç işledi, sıra önergelere geldi! Bana yanıtı:
- Bu olağanüstü kongrede sizin konuşma talebinize, maalesef izin vermemeyi düşündük! Olmuştu…
- Oturduğum yerden, konuşabilmem için imza yeter sayısını çok aştığımı siz de görüyorsunuz. Ben sadece üç dakikanızı alacak olan bu konuşmayı yapabilmeyi çok istiyorum. Buna kendimi çok zorunlu hissediyorum, demiştim…
- Lütfen, ısrarcı olmayın. Kararımıza saygı duyun!
Yanıtıyla yıkıldım! Ben sadece, adaylık süresince ve sonrasında hala devam eden saygısızlık boyutunu çoktan aşan, haksız eleştirilerin tarafıma yapıldığını, bunu hak etmediğimi, ö günlerde basında izlediğim çok güzel bir olayı kısaca anlatarak, yanıt vermek istiyordum. Olmadı, bu hakkımı da kullanamadım!
Oturduğum yerden:
“Başka partilerin konvoylarında boy gösterenlerin; bana alıp alacağın oy…“
Diyerek başlayan saldırılarını hak etmediğimi, söylemek zorunda hissediyorum kendimi, sadece üç dakika, lütfen! Şeklindeki seslenişime Divan Başkanından:
- Hayır, sizi kimse bu şekilde suçlamıyor, suçlayamazlarla…
Başlayan açıklamalardan, sonra o gün konuşturulmayacağımı anlamıştım! Susmak ve dinlemek zorunda olmamı çocuklarımın, öğrencilerimin görmesini hiç istemezdim. Onlar da zaten orada değillerdi…
Konuşma hakkı olan arkadaşlar mikrofona davet ediliyorlardı. Onları sabırla dinlemek, benim için çok zor olmuştu! Atamayla görevlendirilen İlçe Başkanı tespitlerini ve yapacaklarını anlatırken:
- Biz bu ilçede kaybetmeye mahkum olmadığımızı size gelecek seçimlerde ispatlayacağız! Çok iyi bir adayla, önümüzdeki dönemde belediyeyi mutlaka kazanacağız!
Derken gözümün içine içine bakıyordu! Kongre Salonundaki kalabalığa seslenirken! Bir önceki adayları bensem; çok iyi bir adayla seçim kazanılıyorsa, tek suçlu burada ben mi oluyorum? Yoksa kaybetmenin hüznüyle, olaylara gerçekçi bir açıdan; bakmayı mı beceremiyordum acaba?
Ama ben zaten yola kazanma umuduyla çıkmamıştım ki! Aday adaylarının açıklanmasının son saniyesinde; Eğitim Sekreterliğinden istifa ederek; bunu bir sorumluluktan, özveriden öteye varan, alternatif bir durum olarak görmem için, tek bir somut nedenimiz yoktu ki! Yoksa bir kadına, bu fırsatı verecek partili arkadaşlara sahip, kadın yöneticilerden biri, değildim ki! Bunları ilçemdeki partililer yapıyordu da!
Tıpkı insanları üçe ayıran bir düşüncedeki gibi ben o gün, o olağanüstü kongrede düşüncelerimde büyük bir karmaşa yaşamıştım kendi içimde:
“Bunlardan hangileri insanlarla, hangileri olaylarla, hangileri düşüncelerle ilgileniyordu!“ kategorize edemez bir hale gelmiştim!
Konuşma hakkıma; hayır diyen Divan Başkanımız ise Ankara’dan Genel Merkez’imizden gelmişti o gün ilçemize:
“Balık baştan kokar!“
Atasözümüze güzel bir örnek mi şimdi bu demiştim? Susturulduğum o anda kendi kendime…
Ben şimdi çok iyi anladım ki:
“Kırılan bir kol gerçeğinin acısını yaşamışsan; bir de onun yen içinde kalmasına özen göstermeyi başarmışsan on yıl! Bundan rahatsızlık duymaya başladığında; koldan olmayı göze almana rağmen, kokusuna tahammülü kalmıyormuş insanoğlunun demek ki!“
Hiçbir şey yapamasam da size mektup yazarak bu acınası hallerimizi, sizinle paylaşabilirim diye düşündüm ve paylaşmaya başladım, Sayın Nesin! İnsanın sizin gibi bir mektup arkadaşının olması bence büyük bir kazanım…
İkinci bir 12 Eylülümüz oldu efendim referandum sayesinde! Bu çok sevdiğiniz halkınız gene istediğiniz zıplamayı yapamadı! En acısı da ne biliyor musunuz benim için. Bunca yıldır uğruna her türlü bedeli ödemeyi boynumuzun borcu saydığımız CHP nin Genel Başkanı Referandum gününde;
SANDIĞA GİTMEDİ!
VEYA GİDEMEDİ!
SONUÇTA!
OY KULLANMADI!
Oyumuz namusumuzdur derken biz yıllar yılı! Tam sizlik bir durum yaşadık! Keşke bu kara mizahı sizin bal akan dilinizden sayfalara dökülmüş halini okuyabilseydik.
Varlık nedenleri İLKELERİMİZ olanlar; sahip çıkıp hakkını veremediler gene 12 Eylül 2010 da!
Biz halk olarak, ilkelerimizi siyasi beklentilerine alet edenlerin hakkından gelmek zorundayız sevgili mektup arkadaşım. Anlayacağınız işimiz çoookkk zor!
Sevgilerimle…

Merhaba Sayın NESİN;
03.11.2010 da ortalık fazlaca karıştı. CHP Tüzük Kurultayı yapılmalı mı? Yapılmamalı mı? Tartışmaları gündemdeki yerini bulurken; bugün KILIÇDAROĞLU kurmaylarını topladı ve YENİ YÖNETİM listesini açıkladı. CHP’de SAV İMPARATORLUĞUNA noktayı koyarak hem de…
Yaklaşık bir saat önce de basın bildirisini sundu kamuoyuna, dediklerini anında facebooktaki bir paylaşımım altında, o anda izleyemeyenlere ulaşsın isteğimle, yazıp paylaştım. Aynı yorumu bu mektubunuzun altına da eklemek gereği duydum. Çünkü oy kullanamayan Sayın KILIÇDAROĞLUN’ a sitemim de var ya bu mektubumda. Gelişmeler beni umutlandırdı, sizinle de paylaşmak istedim, sevgilerimle…


KILIÇDAROĞLUNUN BASIN BİLDİRİSİİİİİİİİİİİİ……
‘’TEK SES, TEK YÜREK OLACAĞIZ!
BAŞARAMAĞIMIZ DA DA!
O KOLTUKLAR BİZİM DİYE DİRETMEYECEĞİZ!
PARTİ İÇİNDE ASLA KORKU KANALLARI OLMAYACAK!
PARTİ İÇİNDE SAĞLADIĞIMIZ DEMOKRASİYİ;
ÜLKE GENELİNE TAŞIMAK İÇİN ÇALIŞACAĞIZ!
İnsan hak ve özgürlüklerine, yazmalarına, söylemelerine asla sınır koymayacağız!
İzin verin, desteğinizi esirgemeyin
ÖZGÜRLÜKLER ÜLKESİ YAPALIM BU MEMLEKETEİİİİİİİİ!!!!
DEDİ ŞUANDA KILIÇDAROĞLUUU………
VERDİĞİ DEMECİNDE........
Desteğiniz olmadıkça bunları yapabilmemiz olası değil, bize inanın, bize güveninnn..........
En önemlisi de bize destek verinnnn.............’’
DEDİLER BASIN BİLDİRİSİNDE.........
DEĞİŞMEYEN TEK ŞEY!
DEĞİŞİMİN KENDİSİYMİŞ........................................
Güzel şeyler olacak ülkemde sanki; güzel!
UYANALIM, DESTEK OLALIMMM.....
OCU, BUCU, ŞUCU!
OLMAKTAN ARINIP!
İLKELERİMİZİ SAHİPLENECEK;
VE DE HAKKINI VEREBİLECEKLEREDEN YANA TARAF OALLIMMMM.....
TARAF OLALLIM.................
TARAF OLALIMMM.............
Aslında taraf olmak zorundayız!
Bu zorunluluğu görüp, sahada, sokakta, parkta, hastanede,
pastanede, postanede.........
Yaşamımızın her anında lafımız, sözümüz, özümüz, ülkenin içinde bulunduğu bu tehlikeli süreci dilimizin döndüğünce anlatmak olmalı........
Aldığımız nefesin içinde varsa SİYASET!
ARTIK ÇOK AMA ÇOK KİRLENDİYSE ÜSTELİK......
Beyazı bize uzaylılar UFOLARLA GETİRİP, VEREMEYECEĞİNBE GÖRE!
BEYAZ İÇİN TARAF OLALIMMM.......
ÇOCUKLARIMIZIN GELECEĞİNİ MAHVETTİİİKKK!
TORUNLARIMIZA HESAP VERMEK ZORUNDA DA KALMAMAK İÇİN....
TARAF OLMAK! OLMAK ZORUNDAYIZZZ DOSTLARRR.....
Bunlar da Kılıçdaroğlu’nun basın bildirisini dinlediğim anda kaleme aldıklarım dostlar!
SEVGİLERİMLE…

Ve Sayın NESİN;
Bu mektuba bugün bir ekleme daha yapma gereği duydum.
Ilımlı İslam sentezinin güçlü yol güzergahında, engel gibi görünen tek kaleyi böl, parçala, yönet şablonuyla, tamamen yıpratma oyunun bir sahnesini yaşadık dün!
Önce Kılıçdaroğlunun söylemleri gurumuzu okşadı, güçlünün karşısında atağa kalkması umutlandırdı bizi.
Parti içi muhalif yaklaşımlarının uzantısının, ne yazık ki son durağı hep kaybetmeye varıyor! Sandığa gidip bireysel sürtüşmelerini, çekişmelerini, beklentilerini arkasına atamayan! Ülke çıkarlarını hiçe saymak anlamına gelen; öç alma duygularını öteleyemeyenlerden; elli yıldır kaybettirme sonuçunun ötesinde ne görebildik ki?
İlkelerimize sahip çıkamadılar! 6 okumuzu gerçek sahibi olan halka teslim etsinler, parti kurmak kadar kolay bir süreç var mı?
Yeni partilerinde istedikleri gibi horoz döğüşlerini yapsınlar, hiç bir itirazımız olmaz! Sonuçta demokratik haklarını kendilerine layık gördükleri biçimde kullanmış olurlar.
CHP Kimliğine sahip çıkma kararlığımızın ise; KURUCUSU MUSTAFA KEMAL'İN emanetine hiç beklentisiz sahip çıkma isteğimizden başka bir gerekçesi de olamaz!
Olmuyor beyler, bu partiyi taşıyamıyorsunuz!
Satılanlar karşısında güç olamadınız!
Partimizi hak ettiği noktalara taşıyamadınız!
Sabırla tek umudumuz oldunuz; hep prim verdik size!
Siz bize ne verdiniz?
Geçmişte veremediklerinizin hesaplaşmasına girmeyeceğiz!
TOPUNUZ İSTİFA ETSENİZ KEŞKE!!!!!!!

Hiç yorum yok: